Femin Art, 'YÜZLEŞME' Adlı Resim Sergisini Trabzon'da Açtı

Genel merkezi Trabzon'da bulunan Femin Art Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneğinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeni ile düzenlediği 'Hayatı Ellerinden Alınan Kadınların anısına YÜZLEŞME' adlı resim sergisi Trabzon'da açıldı

AJANS PAZAR

Trabzon Femin Art Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneğinin Kurucusu ve Genel Başkanı Şükran Üst, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeni ile düzenlediği  ‘Hayatı Ellerinden Alınan Kadınların anısına YÜZLEŞME’ adlı resim sergisinin açılışında yaptığı konuşmada;

“8 Mart Dünya kadınlar Günü etkinliklerinde ilk olarak 1995 yılında Trabzon’da 17 kadının eserlerinden oluşan resim sergisini düzenledim. 39 yıldır aralıksız düzenlediğim kadın sanatçıların emeği tablolardan oluşan resim sergilerim son yıllarda sosyal medyanın da gücü ile her yerde açılmaya başladı. ‘8 Mart Kadınlar Günü’ resim sergilerinin öncüsü olmaktan gururluyum.  Bu gün bizde mor fularlarımız, yakamızda mimozalarımızla kadının güçlü, eşit, üretken dayanışmacı ruhunu yansıtan eserlerimizle Trabzon İl kültür ve Turizm Müdürlüğü iş birliği ile Güzel sanatlar galerisinde derneğimizin 45 kadın üyesi İle 61 eserlik sergimizi açtık.

Sergimizin açılışı görkemli geçti. Müzikleri ile bize eşlik eden Trabzon Güzel sanatlar Lisesi öğrencilerimize ve okul Müdürüm Sezgin Erkol’a, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüze, teşekkür ederim. Açılışımıza gelen Trabzon CHP milletvekilimiz Av. Sibel Suiçmez ve Tüm katılımcılara teşekkür ederim.

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın başlangıcı, 8

Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir. Bu grevler sırasında çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can vermiş, bu olaylardan 52 yıl sonra (1910),

Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen II. Sosyalist Enternasyonal toplantısında Clara Zetkin’in önerisiyle, 1857’de başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl “Kadın Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.

Dünya Kadınlar Günü'nün kökleri, işçi hakları hareketlerine dayanıyor ve 8 Mart Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da Dünya Kadınlar Günü olarak kabul ediliyor.

Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart'ın tohumları 1908 yılında, New York'ta 15 bin çalışan kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesiyle atılmıştı. Bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi 8 Mart'ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmişti.

Bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi 8 Mart'ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmişti. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ortaya atan ilk kişi ise Clara Zetkin'di.

Zetkin, 1910 yılında Kopenhag'da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda Dünya Kadınlar Günü fikrini önerdi.

Konferansa 17 farklı ülkeden katılan 100 kadın, Zetkin'in önerisini oybirliğiyle kabul etti.

İlk uluslararası etkinlikler 1911'de, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi.

Dünya Kadınlar Günü'nün 100. yıldönümü 2011 yılında büyük organizasyonlarla kutlandı.

1975'te BM'nin Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etmesiyle gün resmiyet kazandı. BM her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı.

1996'da belirlenen ilk tema 'Geçmişi kutlamak, geleceği planlamak' şeklindeydi.

Dünya Kadınlar Günü kadınların toplumda, siyasette ve ekonomide kat ettikleri mesafenin kutlandığı bir tarih haline gelirken, günün siyasi kökleri, süregelen toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda farkındalık yaratmak için grevler ve protestolar düzenlenmesiyle sürdürülüyor.

Dünya Kadınlar Günü 8 Mart'ın renkleri mor, yeşil ve beyaz.

"Mor, adalet ve saygınlığı ifade ediyor. Yeşil umudu temsil ediyor. Beyaz ise, tartışmalı bir kavram olsa da saflık anlamına geliyor. Renkler 1908 yılında İngiltere'deki Kadınların Sosyal ve Politik Birliği (WSPU) tarafından belirlendi"

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün sembolü neden mimoza çiçeği oldu? İşte, Dünya Kadınlar Günü'nün en önemli sembollerinden biri haline gelen mimoza çiçeğinin hikayesi:

Mimozaların Kadınlar Günü sembolü haline gelmesi, İtalya'da gerçekleşti. İkinci Dünya Savaşı sıralarında İtalya'daki kadınlar, bu özel günü kutlamak için hazırlıklara başlar. İtalyan Kadınlar Birliği, organizasyonu üstlenerek bir sembol arayışına girer. Savaştan çıkan İtalya'da insanlar yaşama dair bir umut aramaya başlar. Kadınlar Birliği üyesi olan üç kadın, toplumun yeniden inşasının 'kadın dayanışmasına' bağlı olduğunu düşünerek bir çiçek seçmeyi teklif eder. Bu işin sonunda mimoza çiçeği seçilir ve Kadınlar Günü'nün sembolü haline gelir.

Baharın müjdecisi olan mimoza çiçeği, Mart ayında çiçek açar. Etrafa neşe saçan sarı rengi ve kırılgan görünmesine rağmen zorlu koşullar karşısında dayanıklı olması, bu çiçeğin sembol haline gelmesini sağlamıştır. Mimoza çiçeğinin sarısı güneş ışığı ve altın rengidir. Özgür düşüncenin, yaratıcılığın, yeni yollar bulmanın anahtarı olarak görülen bu çiçek, insanlar üzerinde güven ve iyimserlik duygularını uyandırır. Ülkemizde küstüm çiçeği olarak bilinen mimoza çiçeği, bitkiye dokunulduğu anda yapraklarını büzüştürür ve kapanır. Ülkemizde sahil kısımlarında yetişen mimoza çiçeğine, Adalar'da rastlamak mümkündür.

Kırılgan olmasına rağmen çok dirençli ve güçlü olan mimoza çiçeğinin, kadınları temsil ettiği düşünülür. Ayrıca etrafına umut ve neşe saçması da, mimoza çiçeğinin sembol haline gelmesinde önemli rol oynamıştır. 8 Mart 1946'dan beri kadın gücü ve dayanışmasının eşsiz sembolü olan mimoza çiçeği, İtalya başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde 8 Mart kutlamaları için kullanılır.

Yaşamın her anında neşe ve umutla dolu olacağınız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun” dedi.

Femin Art 8 Mart Dünya Kadınlar Günü resim sergi