Nedir Bu dövüş Sporları Sevdası?

Dövüş sanatları çok derin bir bilgelik içerir. Dövüş sanatlarının hangisi çalışılırsa çalışılsın belli bir düzeye geldikten sonra artık yaşamı ve evreni kavrama düzeyi başlar. Bu anlamda her dövüş sistemi bir tür bilgelik okuludur.

Dövüş sanatları çok derin bir bilgelik içerir. Dövüş sanatlarının hangisi çalışılırsa çalışılsın belli bir düzeye geldikten sonra artık yaşamı ve evreni kavrama düzeyi başlar. Bu anlamda her dövüş sistemi bir tür bilgelik okuludur. Dövüş sanatlarında değişik çalışma egzersizleri vardır. İnsan bu çalışma sürecinde kendini- kendi varlığını hisseder. Bu kendini hissetme, kadim bilgelik okullarında söz konusu olan '' kendini bilme '' ye yönelik çok büyük bir adımdır. Dövüş sanatlarında ki en büyük kazanım '' kendini bilme '' Bu kendini bilme, çalışma sürecinde söz konusu olan kendini hissetmeyle gerçekleşir. Mesela bir karateci kata çizerken, bir kali escrimacı boşlukta teknik yaparken kendi bedenini hisseder. Escrima çalışırken kullandığı sopa veya bıçak vücudunun bir parçası olur adeta.

 

Ve insan bu süreçte kendi yapabileceklerini, başarılı olabileceği hususları bilir - anlar. Bir dövüş sporcusu asla başkasıyla yarışmaz.

 

Onun yarıştığı, rakip olarak gördüğü kendisidir.

 

Bir dövüş sporcusu savaşmayı bilir. Aslında müsabaka küçük bir savaştır. Ve müsabakaya çıkan, savaşmanın pek çok heyecanını duyar - duyumsar.

 

Savaşı hissetmek demek, yaşamın en zor alanından haberdar olmak demektir. Bu durumda hayatın en zor alanından haberdar olan kimselerin, yaşamdaki diğer zorluk ları aşmaları elbette ki çok daha kolay olacaktır. Bu açıdan, dövüş sporları, çalışanı hayatın zorluklarına hazırlar ve onları aşma yollarını - yöntemlerini gösterir.

 

Dövüş sporları, dış dünya ile sağlıklı bir irtibat kurmanın yollarından biridir. Çünkü, nefes, toprak, gökyüzü, ısı, ışık, rakip, rakibin teni, antrenman malzemeleri, ter, koku ve daha pek çok şey en etkili ve en heyecanlı şekilde sporcuda gözükür.

 

Dövüş sanatları insanda kök duygusunu veren etkinliklerden biridir. Dövüş Sanatları Çok uzun geçmişten bu yana yapılmaktadır. İnsanoğlu kendini bilmeye başladığı ilk zamanlardan itibaren hep güvenlik arayışı içinde olmuştur. Bu güvenlik arayışı, insanın ilk sığınağı olan, ilk silahı, ilk koruyucusu olan, bedenini çalıştırma ve onu yetkin hale getirme düşüncesini ortaya çıkarmıştır. Dövüş sporları ile ilgili ilk belgelere insanlığın ilk belgeleriyle paralel olarak rastlamak bundandır. Çünkü güvenlik, var olmak demektir. Var olmak ise güvende olmak.

 

Güvenliğin elbette farklı boyutları vardır ama bu boyutlardan biri de bireysel güvenliktir. Bireyin kendini güvende hissedebilmesinin en etkili yolarından biri kendi bedensel becerilerini yetkinleştirmektir. İşte bu psikoloji ile insanoğlu Dövüş sanatları nı ortaya çıkarmıştır.

 

Dövüş sanatları neşe ve huzurun çok önemli kaynağıdır. Çünkü bu sporlar yaşamı ve evreni derinliğine kavratan sanatlardır. Dövüş sanatçısı, bilir ki dünya fanidir. Her an çok değer verdiğimiz şeyler bizi bırakabilir. Ya da biz onları.

 

O nedenle bir dövüş sanatçısı her şeye sevgiyle yaklaşır, ileri derecede mülkiyet hırsından kesinlikle uzak durur. Bir dövüş sanatçısı hayatı dikkatle yaşar. İleri derecede dikkatle.

 

Dikkat, dövüş sanatçısının 3. gözüdür. Dövüş sporcusu - sanatçısı ruh ve beden birlikteliğine önem verir.

 

( Ruh derken kastedilen beyin güçleridir. ) Ruhsal güçler gelişmedikçe beden güçleri , beden güçleri gelişmedikçe ruhsal güçler gelişmez..

 

Dövüş sanatçısı çalıştıkça başkasını yenme tutkusunu ve bu tutkudan kalma fesatlık ve kibiri asla taşımaz.

 

Dövüş sanatçısı, çalışmalarını ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiyi kavramak için yapar - uygular. Yaptığı her harekette kavrayışta bir adım daha ileri gittiğini hisseder.

 

Dövüş sanatçısı, Tefekkür dediğimiz, derin düşüncelere dalma çalışmasını asla ihmal etmez. Dövüş sanatçısı bu çalışmayla kendi iç dünyasına, Evreni, Varoluşu okuma yeteneğini katar. Bu anlamda dövüş sanatları insanı Mikro kosmostan, Makro kosmosa bağlayan bir ara geçiş unsuru haline getirir.