ÇÖP! Tek kelime üç harf. Ama altında ezildiğimiz kavram. Türk Dil Kurumunda “Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi” şeklinde tanımlanmış bir cümleyle. Öyle bir cümleyle tanımlandığına bakmamak gerek yüzyılın ve insanlığın sorunu haline gelmiş günümüzde. Örneğin Dünya genelinde her yıl 2,1 milyar ton çöp üretiliyor ve bunların sadece yüzde 16'sı geri dönüştürülüyor. Çöplerin yüzde 46'sı geri dönüştürülemeyecek şekilde atılıyor.
Yakın yüzyılda sadece kentlerin sorunlarının arasında yer alırken günümüzde tüm alanların en önemli sorunu haline dönüşmüş. Köylüsü kentlisi çöp deyince bir irkilir ve geri durur. Ama çöp üretmeyi de kendine hak görür. Modern insanlık tarihimizin ve günümüzün insanoğlu eliyle ürettiği atıklarla doğayı azar azar eritmesidir çöp aslında. Bu gün bölgemizde yerel yönetimlerin en önemli sorunudur. Bölgemizin coğrafi koşullarını da katınca bir o kadar daha büyür bu sorun. Ancak ne yazık ki yurttaşlar olarak bizler tüm üretim ilişkilerimizi tüketime endeksli düzenlediğimiz için bolca çöp üretir, ürettiğimiz çöplerin / atıkların yok edilmesine karışmayız. Devlet olarak kağıt üstünde kalır yasal düzenlemeler. Yerel yönetimlere havale edilmiş olan bu sorun çözümsüz bir biçimde çözüm beklemekte ve çözüm vahşi depolamadan öteye geçememekte. Bu vahşi depolama yöntemlerinin ve depolama bölgelerinin tamamı sorunlu olmasına rağmen yurttaşlar olarak bizler hak görmekteyiz çöp üretmeyi. Hatta ürettiğimiz çöpü kapının dibine koyar, alınmazsa da başlarız feryatlara.
Düşünmeyiz çöpü ayrıştırarak depolamayı. Geri dönüşümü mümkün olan çöplerimizi bir çırpıda ve en rahat şekilde çöp konteynerleri içine atarız mahallemizde ve köyümüzde. Yetmez yaşadığımız alanların çöp içerisinde kalmasını sağlarız. Yerel yönetimlerin bunu depolamasını ve bertaraf etmesini isteriz ama kendimizden uzak noktalarda. Bencilliğimizi hiç gizlemeden kendi mekanlarımıza değil komşunun mekanında olmasına sessizce kabulleniriz. Kendimize dokununca da hemen çevreci oluveririz bir çırpıda. Hatta bunu bir de politize edersek daha da karşılık bulur ve bir gol atmış sayarız rakibimize.
ÇÖP kimsenin rakibi olamayacak kadar acı bir gerçek. Depolama alanlarına göre çevreci olmak mı yoksa çöp üretmemek mi daha insancıl veya toplumcu olan. Toplum olabilmek, doğayı ve insanı sevebilmek sadece kendi bahçemizi sevmek değil sadece komşumuzu sevebilmek değil on binlerce kilometre ötede dilini ve dinini bilmediğimiz insanlığı sevebilmektir marifet.
Tüm Karadeniz kıyılarının altı bizim ürettiğimiz çöplerle dolu. Yerleşim yerlerine ve kentsel mekanlara uzak noktalarda geçici çözümler üretmeye kendi bahçelerimize yakınlığından kaynaklı çıkarsal itirazınız olacak ancak tüm kentin altı çöple dolu olmasına sessiz kalacaksınız. Veya tek çare kendi mekanınız cennet olmasını isteyeceksin ama komşunu cehenneme mahkum etmek için çöp üreteceksin. Su havzalarına kent meydanlarına gömeceğiz çöpümüzü itiraz etmeyeceğiz çünkü bizden uzak, ama mesafeler bize yaklaştıkça itirazımız olacak ürettiğimiz çöpe.
Bizde kanserli hasta var diyeceksin komşunun tamamı kanserle boğuşacak. Depolama alanına evlerin uzaklığı beş km olacak sesini yükselteceksin kentin göbeğine gömülen çöpe itiraz etmeyeceksin.
İtirazım ve isyanım var! Önce kendime ürettiğim çöp için. Sonra bizi tüketime mahkum edenlere. Her şeyin parayla alınıp satıldığı bir düzende yaşama zorunluluğunda bırakıldığım için itirazım var.
Önce evinde ayrıştıracaksın çöpünü. Geri dönüşümü mümkün olanlarla evsel atıkları sonra evsel atıkları yeniden hayatı dönüştürmek adına evimizde beslediğimiz evcil hayvanlarımızla ve ineğimizle tavuğumuzla tüketeceksin. Yetmezse kompost yöntemi ile gübreye dönüştüreceksin ki yarınlara dair sözümüz olsun.
Güzel ilçemizde üç aydır yürütüyoruz çalışmaları ama yetmiyoruz çünkü yurttaşlar olarak önemsemiyoruz yarını. Bu günü kurtarmanın derdine düşmüşüz çünkü. Günü değil geleceği kurtarmak için evimizde üretmeyelim çöp. Sıfır atık yaratmak mümkün. Ama popülizme kaçıp ben üretmiyorum ki demeden samimi ve sahici olarak bu sorunu kendi derdin olarak görerek.
İtirazım ve isyanım var! Kendime ve Kentime. Üreten bir toplum olmak gerek tüketen değil. Bizi kemiklerimize kadar sömürenlere inat doğal üretimin içerisinde olarak. Alternatif yaşam olarak günümüzde ifade bulan o atalarımızın doğal yaşamını yeniden hayata geçirmemiz gerek.
İtirazım var ve isyanım var! Sadece popülist ve çıkarcı davranışlarla davranım kendi çıkarlarını toplum çıkarlarının önüne koyanlara. İtirazı ve isyanım var! Fütursuzca tüketip çöp üreten anlayışlara. Ya sizin!
Hepimiz bir duralım ve tüketmeyelim. Ürettiğimiz yaşam doğal yaşam olsun hadi var mısınız? Yoksa zor mu geliyor bu öneri. O zaman üretelim birlikte ÇÖP’leri doğamızı tüketerek. Tercih hepimizin.