YORGUN Yaşar Çelik “O” bizden biri…! Keyifli ve samimi bir röportajı yazarımız Ali Günay gerçekleştirdi. Şiire, hayata dair bu sıcacık sohbet için Yaşar Çelik’e teşekkür ederiz.
Ali Günay: Bize Kendinizden bahseder misiniz Yaşar Çelik Kimdir?
Yaşar ÇELİK herkes gibi, sıradan birsidir. Ateşli bir sevişmeden 9 ay sonra, Çamlıhemşin’in Mikron Kavak Mahallesinde, dünyaya gelen ama geldiğine bin pişman olan birdir. Şu an oturduğu yer eskiden Topluca Köyüne bağlı olan şimdi Çamlıhemşin’in Yağmurlu Mahallesinde oturmaktadır. Her ne kadar 11.6.1951 tarihinde doğsa da, babasının oğlum askere geç gitsin diye, 02.01.1957 doğum tarihi yazmaktadır kafa kağıdında.
Yaşar ÇELİK 6 kardeşin ikincisidir. Abisini ve çok sevdiğin kardeşini kaybetmiş. Yaşar ÇELİK, evli ve 6 çocuk, 8 torun sahibidir. Birçok meslek denemesine rağmen bir baltaya sap olamamış biridir.
Gurbette pastacılık memlekette yıllarca demircilik, odunculuk, taşeronluk, azcık da siyasete dokunmuş biridir.
08.06.1992 yılında Ayder yolunda geçirdiği bir trafik kazası sonrası belden aşağısı felç olan, ama hayat mücadelesini bırakmayan delinin tekidir.
İsterseniz sizinle 40 yıl evvel kendime yazdığım bir şiirimi paylaşayım, belki daha iyi anlaşılır.
Kendime
Bir kalem kağıt aldım, yazmak için bir şeyler
Hangisinden başlayım, başıma geldi neler
Oturdum da duşundum, geçen senelerimi
Tıraş olurken gördüm, kırlaşan saçlarımı
Yüzümde kırışıklar, çizgiler belirmişti
Acımasız bir nesne, içimi kemirmişti
Çekildi yavaş yavaş, dizlerimin dermanı
Soruyordum kendime, eski günlerim hani
Döndüm göz ucu ile, baktım geçen yıllara
Anılar kuru yaprak, takılmıştı dallara
Baş açık yalın ayak, gezip dolaşıyordum
Çocukluk çağlarında, Hemşin’de yaşıyordum
Okul bitmişti yeni, gurbet kucaklamıştı
En güzel yıllarımı, pençesine takmıştı
Ben orada tatmıştım, hasretin acısını
Yine orada yedim, kaderin sillesini
Yıllar sonra Vatana, geri döndüğüm zaman
Kurt yemişti buğdayı, sade kalmıştı saman
Başladım bir uğraşa, demir dövdüm çekiçle
Hesap yaptığım zaman, karşılaşmıştım hiçle
Ormana yaslamıştım, sırtımı kardeşimle
Elim bir kaza sonu, kalmıştım göz yaşimle
İnsani yıpratıyor, çökertiyor acılar
Hepsi bir yuva kurdu, uçtu gitti bacılar
Şimdi dert ortağımın, yukarı Vice Köyü
Oğlumuz kızımızın, bizi de geçti boyu
Dillere destan idik, sevmiştim sevilmiştim
Sanki gökten bir yıldız, koparıp ta almıştım
İhtişamlı bir hayat, yaşatamadım ona
Şimdi çocuklarımız, sadece diyor ana
Esnaflık yaptım biraz, iş aldım sağdan soldan
Tam refaha giderken, dönmüşüm yarı yoldan
İl genel meclis için oldum bağımsız aday
Oylar taksi edildi, bize çıkmıştı az pay
Vardı çok sevenlerim, kaynanamın dışında
Laz Hemşin ayırımı, zaten işin başında
Düşünmedim kimseye, bir kötülük yapayım
Aç insanın elinden, lokmasını kapayım
Fakat Dünya bir alem, dostluklar başkalaşmış
İyilik yapayım derken, keseyi fare delmiş
Yaşadığım hayatı, yazsam olurdu roman
Birkaç dörtlük söylerim, yeri geldiği zaman
Şimdi bana teselli, bir içki bir de şiir
Kalbim herkese açık, istiyor sunsa gel gir
İnsanlık hayranıyım, son planda menfaat
Eşeğe de bey derim, yine bende kabahat
Okudum yazarların, birçok yazılarını
Kendi fikrime göre, çizdim bazılarını
Bilmediğimi sordum, öğrendim bir bilenden
Bazı hıyarları da, üstün görmüşüm benden
Hayatın akışına, bırakmıştım kendimi
San ki açık denizde, kaptansız giden gemi
Bazen dalar giderim, duman çöker dağıma
Bütün dertler çileler, çömelir kucağıma
Lakin yazmak istenen, birçok gerçekler var ki
Böyle kahpe düzende, kim yazabilmiş san ki
İyi kötü deyip te, İnsani ayırmam ki
Bir gün gelir istekler, gerçekleşirler belki
Velhasıl dert bitmiyor, hangi yana baksan var
Alsa götürse beni, bari kara topraklar
Düşündükçe kirpikten, yanağıma yaş akar
Gir kavuş Kardeşine, ne duruyorsun YAŞAR..
Bu şiirimi 35 yıl önce yazmıştım. Herkes gelip ne olur bana bir şiir yaz, filancayı seviyorum derdi. Bir gün niye kendime yazmıyorum deyip o yıllarda yaşadıklarımı yazdım. Şimdi yazmaya kalksam kim bilir nasıl bir şey çıkardı.
“Aslında tahmin ediyorum, birçoğunuz merak ediyorsunuz kim bu adam?
Herkes gibi sıradan bir engelli diyelim…”
Ali Günay: Şiire ve şiir yazmaya merakınız nasıl ve ne zaman başladı? İlk şiirinizi ne zaman yazdınız?
Ben şiir nedir bilmezdim. Hem bizim şiir yazacak vaktimizde olmazdı. Daha İlk Okulu bitirir bitirmez gurbet yollarına düşmüştük. Arada bir mektup yazarken birkaç türkü yazardık evimize. Genelde düğünlerde ve vartevorlarda içimizden geleni türkü de söyler geçerdik. Daha Sonraları ya bir sigara kâğıdına ya da bir peçeteye yazar cebime koyardım. Bunları eşim saklardı. Nerden bile bilirdim ki birgün o şiirler kitap olacak. İlk Şiirimi ne zaman yazdığımı bilmiyorum.
Ali Günay: Şu ana kadar kaç şiir yazdınız?
Üç şiir kitabim var. Şuan basmaya kalksam en az dört tane daha kitap olacak kadar şiirim var. Ayrıca dörtlükler ve atışmalar ile saymadım ama binlerce şiirim var
Ali Günay: Şiirlerinizi yazarken nelerden ilham alıyor ve nasıl bir ruh halinde yazıyorsunuz?
Benim ne zaman şiir yazacağım hiç belli olmaz. Kızarım şiire sarılırım, küserim şiire sarılırım, sevinirim şiire koşarım. Her yanlış beni tetikler duramam. Yazarım ama bunu hiçbir zaman birileri beğensin diye yapmam. Sadece içimi boşaltır rahatlarım.
Ali Günay: En sevdiğin şairler kimlerdir? Esinlendiğiniz şairler var mıdır?
Ben şairleri ayırmak istemem. Benim için sağcı Şair, solcu Şair yoktur. Sadece İyi Şiir vardır. Bir şairin her şiirini seveceğim diye bir mecburiyette yoktur. Elbette benim de esinlenmelerim oluyor ama bir İsim vermek haksızlık olur. Bir şiirden bir türküden esinlenirim ama kim yazmış nasıl biri diye araştırmam. Güzel har zaman Güzeldir..
Ali Günay: Şiirlerinizde ne tür konuları ele alıyorsunuz?
Şiirlerimde Genelde Doğayı İşlerdim. Siyaset hep bir yerlerin de Olur. Son zamanlarda insanlar mutlu olsun diye sevgiyi sevdayı aşkı da işlemeye başladım..
Ali Günay: Şiir yazmakta ki amacınız nedir?
Belli bir amacım yok. Sadece düşüncelerimi paylaşıyorum. Sesli düşünmek, bazı uyuyanları uyandırmak..
Ali Günay: Sizce sonradan şair olunabilir mi, yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak?
Bunu Bilebilecek bir bilgiye sahip değilim. Bir kabiliyet ve fazla okumak hayatı iyi görebilmek olsa gerek..
Ali Günay: Siz şiiri ne olarak tanımlarsınız?
Şiir bir lezzettir. Suskun Yüreklerin Sesi, ezilmişlerin başkaldırmasıdır. Sevdaların gizli melodisidir. Yani kısacası şiir hayattır.
Ali Günay: Bizlere vakit ayırdığın için Ajans Pazar olarak teşekkür ediyoruz..
Ben de AJANS PAZAR’a çok teşekkür ederim. Beni de aranıza alıp beni de hatırladığınız için. İyi yayınlar dilerim. Sevgi ve muhabbetle kalın.
Yorgun Yaşar ÇELİK..
Ali Günay: Bize Kendinizden bahseder misiniz Yaşar Çelik Kimdir?
Yaşar ÇELİK herkes gibi, sıradan birsidir. Ateşli bir sevişmeden 9 ay sonra, Çamlıhemşin’in Mikron Kavak Mahallesinde, dünyaya gelen ama geldiğine bin pişman olan birdir. Şu an oturduğu yer eskiden Topluca Köyüne bağlı olan şimdi Çamlıhemşin’in Yağmurlu Mahallesinde oturmaktadır. Her ne kadar 11.6.1951 tarihinde doğsa da, babasının oğlum askere geç gitsin diye, 02.01.1957 doğum tarihi yazmaktadır kafa kağıdında.
Yaşar ÇELİK 6 kardeşin ikincisidir. Abisini ve çok sevdiğin kardeşini kaybetmiş. Yaşar ÇELİK, evli ve 6 çocuk, 8 torun sahibidir. Birçok meslek denemesine rağmen bir baltaya sap olamamış biridir.
Gurbette pastacılık memlekette yıllarca demircilik, odunculuk, taşeronluk, azcık da siyasete dokunmuş biridir.
08.06.1992 yılında Ayder yolunda geçirdiği bir trafik kazası sonrası belden aşağısı felç olan, ama hayat mücadelesini bırakmayan delinin tekidir.
İsterseniz sizinle 40 yıl evvel kendime yazdığım bir şiirimi paylaşayım, belki daha iyi anlaşılır.
Kendime
Bir kalem kağıt aldım, yazmak için bir şeyler
Hangisinden başlayım, başıma geldi neler
Oturdum da duşundum, geçen senelerimi
Tıraş olurken gördüm, kırlaşan saçlarımı
Yüzümde kırışıklar, çizgiler belirmişti
Acımasız bir nesne, içimi kemirmişti
Çekildi yavaş yavaş, dizlerimin dermanı
Soruyordum kendime, eski günlerim hani
Döndüm göz ucu ile, baktım geçen yıllara
Anılar kuru yaprak, takılmıştı dallara
Baş açık yalın ayak, gezip dolaşıyordum
Çocukluk çağlarında, Hemşin’de yaşıyordum
Okul bitmişti yeni, gurbet kucaklamıştı
En güzel yıllarımı, pençesine takmıştı
Ben orada tatmıştım, hasretin acısını
Yine orada yedim, kaderin sillesini
Yıllar sonra Vatana, geri döndüğüm zaman
Kurt yemişti buğdayı, sade kalmıştı saman
Başladım bir uğraşa, demir dövdüm çekiçle
Hesap yaptığım zaman, karşılaşmıştım hiçle
Ormana yaslamıştım, sırtımı kardeşimle
Elim bir kaza sonu, kalmıştım göz yaşimle
İnsani yıpratıyor, çökertiyor acılar
Hepsi bir yuva kurdu, uçtu gitti bacılar
Şimdi dert ortağımın, yukarı Vice Köyü
Oğlumuz kızımızın, bizi de geçti boyu
Dillere destan idik, sevmiştim sevilmiştim
Sanki gökten bir yıldız, koparıp ta almıştım
İhtişamlı bir hayat, yaşatamadım ona
Şimdi çocuklarımız, sadece diyor ana
Esnaflık yaptım biraz, iş aldım sağdan soldan
Tam refaha giderken, dönmüşüm yarı yoldan
İl genel meclis için oldum bağımsız aday
Oylar taksi edildi, bize çıkmıştı az pay
Vardı çok sevenlerim, kaynanamın dışında
Laz Hemşin ayırımı, zaten işin başında
Düşünmedim kimseye, bir kötülük yapayım
Aç insanın elinden, lokmasını kapayım
Fakat Dünya bir alem, dostluklar başkalaşmış
İyilik yapayım derken, keseyi fare delmiş
Yaşadığım hayatı, yazsam olurdu roman
Birkaç dörtlük söylerim, yeri geldiği zaman
Şimdi bana teselli, bir içki bir de şiir
Kalbim herkese açık, istiyor sunsa gel gir
İnsanlık hayranıyım, son planda menfaat
Eşeğe de bey derim, yine bende kabahat
Okudum yazarların, birçok yazılarını
Kendi fikrime göre, çizdim bazılarını
Bilmediğimi sordum, öğrendim bir bilenden
Bazı hıyarları da, üstün görmüşüm benden
Hayatın akışına, bırakmıştım kendimi
San ki açık denizde, kaptansız giden gemi
Bazen dalar giderim, duman çöker dağıma
Bütün dertler çileler, çömelir kucağıma
Lakin yazmak istenen, birçok gerçekler var ki
Böyle kahpe düzende, kim yazabilmiş san ki
İyi kötü deyip te, İnsani ayırmam ki
Bir gün gelir istekler, gerçekleşirler belki
Velhasıl dert bitmiyor, hangi yana baksan var
Alsa götürse beni, bari kara topraklar
Düşündükçe kirpikten, yanağıma yaş akar
Gir kavuş Kardeşine, ne duruyorsun YAŞAR..
Bu şiirimi 35 yıl önce yazmıştım. Herkes gelip ne olur bana bir şiir yaz, filancayı seviyorum derdi. Bir gün niye kendime yazmıyorum deyip o yıllarda yaşadıklarımı yazdım. Şimdi yazmaya kalksam kim bilir nasıl bir şey çıkardı.
“Aslında tahmin ediyorum, birçoğunuz merak ediyorsunuz kim bu adam?
Herkes gibi sıradan bir engelli diyelim…”
Ali Günay: Şiire ve şiir yazmaya merakınız nasıl ve ne zaman başladı? İlk şiirinizi ne zaman yazdınız?
Ben şiir nedir bilmezdim. Hem bizim şiir yazacak vaktimizde olmazdı. Daha İlk Okulu bitirir bitirmez gurbet yollarına düşmüştük. Arada bir mektup yazarken birkaç türkü yazardık evimize. Genelde düğünlerde ve vartevorlarda içimizden geleni türkü de söyler geçerdik. Daha Sonraları ya bir sigara kâğıdına ya da bir peçeteye yazar cebime koyardım. Bunları eşim saklardı. Nerden bile bilirdim ki birgün o şiirler kitap olacak. İlk Şiirimi ne zaman yazdığımı bilmiyorum.
Ali Günay: Şu ana kadar kaç şiir yazdınız?
Üç şiir kitabim var. Şuan basmaya kalksam en az dört tane daha kitap olacak kadar şiirim var. Ayrıca dörtlükler ve atışmalar ile saymadım ama binlerce şiirim var
Ali Günay: Şiirlerinizi yazarken nelerden ilham alıyor ve nasıl bir ruh halinde yazıyorsunuz?
Benim ne zaman şiir yazacağım hiç belli olmaz. Kızarım şiire sarılırım, küserim şiire sarılırım, sevinirim şiire koşarım. Her yanlış beni tetikler duramam. Yazarım ama bunu hiçbir zaman birileri beğensin diye yapmam. Sadece içimi boşaltır rahatlarım.
Ali Günay: En sevdiğin şairler kimlerdir? Esinlendiğiniz şairler var mıdır?
Ben şairleri ayırmak istemem. Benim için sağcı Şair, solcu Şair yoktur. Sadece İyi Şiir vardır. Bir şairin her şiirini seveceğim diye bir mecburiyette yoktur. Elbette benim de esinlenmelerim oluyor ama bir İsim vermek haksızlık olur. Bir şiirden bir türküden esinlenirim ama kim yazmış nasıl biri diye araştırmam. Güzel har zaman Güzeldir..
Ali Günay: Şiirlerinizde ne tür konuları ele alıyorsunuz?
Şiirlerimde Genelde Doğayı İşlerdim. Siyaset hep bir yerlerin de Olur. Son zamanlarda insanlar mutlu olsun diye sevgiyi sevdayı aşkı da işlemeye başladım..
Ali Günay: Şiir yazmakta ki amacınız nedir?
Belli bir amacım yok. Sadece düşüncelerimi paylaşıyorum. Sesli düşünmek, bazı uyuyanları uyandırmak..
Ali Günay: Sizce sonradan şair olunabilir mi, yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak?
Bunu Bilebilecek bir bilgiye sahip değilim. Bir kabiliyet ve fazla okumak hayatı iyi görebilmek olsa gerek..
Ali Günay: Siz şiiri ne olarak tanımlarsınız?
Şiir bir lezzettir. Suskun Yüreklerin Sesi, ezilmişlerin başkaldırmasıdır. Sevdaların gizli melodisidir. Yani kısacası şiir hayattır.
Ali Günay: Bizlere vakit ayırdığın için Ajans Pazar olarak teşekkür ediyoruz..
Ben de AJANS PAZAR’a çok teşekkür ederim. Beni de aranıza alıp beni de hatırladığınız için. İyi yayınlar dilerim. Sevgi ve muhabbetle kalın.
Yorgun Yaşar ÇELİK..
Çilekeş bir Karadeniz delikanlısının, duygu yoğun bir ozana evrilişinin hüzünlü bir finali gibi bir izlenim verse de. Ozan’ın sevdasını dile getirişi MUHTEŞEM di. Siyaseti ötelemiş gibi gözükse de mısralarında sınıf bilincini çok güzel örmüş. “İyi ki varlar” dediklerimizden olan Ozanı ve #ajanspazar’ı selamlıyorum.