Bir zamanlar; yapmadıklarını bile "biz yaptık " diye övünürlerdi. "Bizden önce buzdolabı var mıydı?" diye sorarlar; sonra yanıtını yine kendileri verirlerdi. " Yoktu elbet, biz getirdik diye kıvanarak anlatırlardı.
Baktılar ki bu yalan iyi tuttu. Örnekleri çoğalttılar. " Bizden önce uçak yoktu, havaalanı yoktu. Biz getirdik." " Bizden önce çatal bıçak bile yoktu. Yemekler elle yenirdi. Biz öğrettik." derlerdi. "Üniversiteleri biz açtık, yolları biz yaptık." Neredeyse" elektriği biz icat ettik, Amerika'yı biz keşfettik" diyecek denli işi abartırlardı.
Son üç beş yıldır söylem değişti. Önceleri "Biz yaptık, ancak biz yaparız " diyenler, şimdilerde " Biz yapmadık, muhalefet yaptı" demeye başladılar. Örneğin, gıda fiyatları arttı. Yaşam pahalılandı. Hemen savunmaya geçtiler: " Biz yapmadık! Muhalefetin uydurması bu!" dediler. Türk Lirası'nın değeri düştü. Döviz ( dolar, avro vb.) değer kazandı." Biz yapmadık, dış güçlerin oyunu bu!" diyerek suçu başkalarına aktardılar.
Öğrenciler yurt, insanlar iş bulamazken, işsizlik alabildiğince artmışken yine aynı gerekçeyi gösterdiler. "Vallahi biz yapmadık. Ana muhalefet yaptı" diyerek suçu başkalarına yüklediler. Enflasyon en üst düzeye çıkarken, yoksulluk halkın belini bükerken yine aynı nakaratı yinelediler. " Biz yapmadık!" Yaşananların sorumlusu ya dış güçler oldu ya da muhalefet.
Tüm bunları gözlemlerken, yaşarken iktidarın bu söylemleri bir fıkrayı anımsattı bana. Hem iktidarın tutumunu hem de eğitimimizin durumunu gözler önüne sermesi açısından sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.
Biraz gülelim, biraz da düşünelim:
Kartaca Savaşını Kim Yaptı?
Tarih öğretmeni bir öğrencisine sormuş:
─ Söyle bakalım, Kartaca Savaşını kim yaptı?
Çocuk öğretmenine cevap verir:
─ Valla billâ ben yapmadım hocam.
Tarih öğretmeni bu cevabı duyunca sinirlenip, sınıfın kapısını çarparak dışarı çıkmış. Kapıdan çıkar çıkmaz matematik öğretmeniyle burun buruna gelmiş.
Matematik öğretmeni:
─ Hayrola hocam?
─ Bu ne sinir?
Diye sormuş.
Tarih öğretmeni de cevap vermiş:
─ Sorma!
─ Çocuğa "Kartaca Savaşını kim yaptı? " dedim.
─ " Valla billâ ben yapmadım hocam " dedi bana.
─ Nasıl sinirlenmeyim?
Matematik öğretmeni de bu sefer:
─ Bunlar böyledir hocam.
─ Hem yaparlar, hem de inkâr ederler.
Deyince, tarih öğretmeni sinirden düşer, bayılır. Ayılması için müdür odasına götürürler.
Müdür odasında kolonyayla kendine getirilince müdür sorar:
─ Hayrola hocam?
─ Ne oldu ki fenalaştınız?
Tarih öğretmeni müdüre cevap verir:
─ Sormayın müdür bey!
─ Derste çocuğa "Kartaca Savaşını kim yaptı? " dedim.
─ " Valla billâ ben yapmadım " demez mi?
─ Sinirle sınıftan çıkarken matematik öğretmenimizle karşılaştım.
─ O da bana "Bu ne sinir?" diye sordu.
─ Durumu anlatınca "Bunlar böyledir, hem yaparlar, hem de inkâr ederler" deyince bayılmışım.
Bunun üzerine müdür tarih öğretmenine dönerek:
─ Hocam, şu üzüldüğün şeye bak.
─ İki satır yazı yazarım Milli Eğitim Bakanlığına, kimin yaptığını hemen ortaya çıkartırım.
Der ve bunu duyan tarih öğretmeni hastanelik olur. On beş gün hastanede yatıp tedavi gördükten sonra, bir ay raporlu olarak taburcu edilir.
Evinde dinlenirken postacı sarı bir zarf getirir. Tarih öğretmeni merakla açar zarfı. Zarfın içinden Milli Eğitim Bakanlığından gelen resmi bir yazı çıkar.
Resmi yazıda şöyle yazmaktadır: Bu yıl, gerekli ödenek olmadığından, Kartaca Savaşları yapılamayacaktır. Bilgilerinize...