Sokrates, Milattan önce yaşamış bir Yunan filozofudur. Antik Yunan ve Batı felsefesinin kurucusu olarak bilinir. Onun düşüncelerini, kurduğu felsefenin özelliklerini öğrencisi Platon'dan ( Eflatun) öğreniyoruz.
Sokrates'in önemli özelliği derslerini sorgulama tekniği ile işlemesidir. Öğrencilerini soru- yanıt yöntemiyle bilgilendirir, doğruları buldurur ve yetiştirir. Soru sorabilmek bir beceri işidir. Konuyu iyi bilmek, iyi özümsemek gerekir. Konuyu iyi bilmeyenler, iyi anlamayanlar iyi soru soramazlar. Bu savımı, öğretmenliğime dayandırarak söylüyorum.
Sorgulama da soru sorarak araştırma ve öğrenme tekniğidir. Bir işin nedenini, niçinini, kim ya da kimler tarafından yapılıp yapılmadığını soru sorarak öğrenme biçimidir. Sonunda hem merakı gidermek hem de doğruları ve gerçekleri bulmak içindir bu yöntem.
Son zamanlarda sık sık maden kazaları ile karşılaşıyoruz. Cennet yurdumuzun cennet köşeleri talan edildiğinde ya da ölümler olduğunda gündeme geliyor madenlerimiz. Oysa madenlerimiz, bizim yeraltı zenginliklerimiz. Kendi ellerimizle o güzelim doğal güzelliklerimizi ve zenginliklerimizi başkalarına sunuyoruz. Varlıklarımız, başkalarının oluyor; acılar ve ölümler bize kalıyor.
Ağaçlarımız kesiliyor, ormanlarımız yok ediliyor. Yemyeşil ve oksijen deposu ormanlarımızın yerini talan edilmiş, yağmalanmış, çıplak alanlara bırakıyor. Topraklarımız kirleniyor, sularımız zehirleniyor. Köylülerimiz ölümle burun buruna bırakılıyor, kendi yazgılarına terk ediliyor. Üretim yapılamaz, hayvan yaşayamaz duruma getiriliyor.
Hele yakın zamanda gündeme gelen siyanürlü altın arama işi yüreklerimizi daha da bir dağlıyor. Toprak altında kalan madencilerimize mi ağlayalım? Yoksa günlerdir toprak altından çıkarılmalarını bekleyen gözü yaşlı ana ve babaların mı? Kirlenen toprağa mi yoksa zehirlenme olasılığı olan suya mı? Altın bulup gidenlerin geride bıraktığı yokluğa, yoksulluğa, acılara ve ölümlere mi?
Sorgulamak gerekmez mi?
Siyanür nedir? İnsanı nasıl öldürür? Toprağa ve suya karışırsa etkisi ne olur? Kendi ülkelerinde kurumuş ağaçları bile kestirmeyen anlayış, bizim ülkemizi neden talan eder ve yağmalar? Ülkemizin her karış toprağında altın bulunurken biz niye günden güne yoksullaşıyoruz?
Sorular ...Sorular...Yanıtı hiç bulunmayan ve bulunanamayacak sorular...
Biz, soruları bırakalım da yazımızı gülümseyerek bitirelim. Sorgulama ustası Sokrates'ten bir alıntıyı aktaralım.
Sokrates ve eşi hiç anlaşamazlarmış.
Sokrates bir gün eve geç gelmiştir. Karısı da sürekli bu gecikmenin nedenini sormaktadır.
Konuşmuş, bağırmış, çağırmış...Sokrates karısına karşı hiçbir tepki vermeyip önüne bakmaya devam etmiştir.
Bunun üzerine karısı bir kova suyu Sokrates'in kafasına boşaltmıştır. Sokrates ise gayet sakin bir şekilde karısına şu cevabı vermiştir:
"Bu kadar gök gürültüsünden sonra, bu yağmuru bekliyordum....
Acıların yanında gülmek de bir gereksinimdir. Gülmek de bir eylemdir. Gülünüz ve güldürünüz.