" Bir insanı sevmekle başlar, her şey " demiş ya Sait Faik. Küçük mutlulukların yazarı. Denizi, oltayı, balığı, balıkçıları, özetle insanı yazmış. Bir hafta önce ölüm yıldönümüydü. Ondan esinlendim ben de. Sevmek üzerine karaladım bu tümceleri.
Sevmek...Ne güzel, ne ince , ne duygulu bir sözcük. Sevimli ama etkisi çok büyük.
Seven insan değişir önce. Gözleri yumuşar, sesi dinginleşir. Kalbi bir başka atar artık; çünkü kalbine bir başkasını sığdırabilmeyi öğrenmiştir. Bir insanı sevmekle başlar her şey. Gerçek sevgi, yalnızca bir kişiye yönelmiş bir duygu değil, varoluşun tüm renklerine karşı duyulan derin bir saygıdır aslında.
Seven insan, bir ağacın gövdesine dokunurken daha dikkatli olur. Bir kedinin gözlerindeki dili çözer, sokakta bir karıncaya bile yol verir. Çünkü sevgiyi içinde büyüten, onun taşkınlığından kaçmaz. Aksine, o sevgiye yaşamın başka yüzlerinde de rastlar. Doğayı sever, çünkü onda yalınlığı, doğallığı bulur. Hayvanı sever, çünkü karşılıksız sevgiyi onda tanır. Yaşamı sever, çünkü sevmenin değerini ancak yaşayan bilir.
Sevmek, anlamaktır. Anlamaya niyet eden, yargılamaz. Yıkmaz, onarır. Yok etmez, yaşatır. Bir insana duyulan sevgi, su gibi çoğalır; toprağa karışır, çiçeğe can olur. Sonra gökyüzüne uzanır, umut olur, mutluluk olur.
Unutma, bir insanı sevmekle başlar her şey. Ve sevgiyle bakan gözler, dünyayı güzelleştirmeye yeter. Sevgi kurtaracak dünyayı.
Dünyayı yaşanmaz duruma sevgisizlik getirir. İçinde sevgi kırıntısı taşımayanlar, doğayı kirletir, hayvanları öldürür, insanlara her türlü kötülüğü yapar.
Sözlerimi Ümit Yaşar Oğuzcan 'ın dizeleriyle sonlandırayım.
"Unutma ki
Her seven adsız bir kahramandır
Unutma ki
İnsan, sevebildiği kadar insandır."
"Sevelim, sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz "
(Yunus Emre)
