Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan, madencileri koruduğuna inanılan ve bu nedenle azize kabul edilen Santa Barbara'nın bu mağaraya yerleştiği 4 Aralık, tüm dünyada Dünya Madenciler Günü olarak kutlanıyor.
Sağlık, para, mutluluk gibi beklentilerimizin gerçekleşmesi umuduyla bir önceki seneden daha mükemmel geçmesini dilediğimiz yılbaşı kutlamaları gibi değil elbette. Aslına bakarsanız beklenti aynı beklenti, umut aynı umut... Sonuç? Yeryüzü sıcacık olsun ve biz yeni yılı coşkuyla kutlayabilelim diye o gün bile çalışan, yaptıkları işin fiziksel güçlüğüyle aldıkları paranın orantısı hep sömürülmeye denk çıkan emekçi bir kitle...
Geçtiğimiz ay hepimiz İzmir'i vuran o depremle sarsıldık. Bir kez daha onlarca vatandaşımızı kaybettik. Sorumlular sahneye çıkıp sahte yüzleriyle politikalarını yaparken, ekmek peşinde koşan madenciler, bu kez İzmir'e koştu. Sömürünün her türlüsüne karşı mücadele eden, yer altında her gün ölümle burun buruna gelen bu insanlardan daha çok kim anlayabilirdi enkaz altında direnenleri? Onlar ki kaç kez göçük altından çıkarmışlardı maden işçisi kardeşlerini. Bazen ölü, bazen nefes alıp verirken. Dayanışma nedir daha iyi kim bilebilirdi?
Bir avuç kömür için bir ömür feda ettiler ama haklarını almak için savaşan maden işçileri hep engellerle karşılaştılar. Şiirler yazıldı ardından: "yüz karası değil kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası..." Şarkılar söylendi: "yürüdüler el ele gidiyorlardı cennet bahçelerine..." Çünkü binlerce öldüler, işlerine gittikleri her gün belki de ailelerini gördükleri son gün gibiydi, her gün zehir soludu ciğerleri, kaza kaza cennete düştüler, duymadılar seslerini. Yerin bilmem kaç kat altında oldukları için mi? Hayır. Sömürülene, ezilene, direnene sağır oldukları için.
Güneşin doğuşunun, masmavi gökyüzünün, baharın kokusunun, denizden gelen esintinin, hatta karın soğuğunun değerini onlardan daha iyi anlayabilen yoktur. Bizler ne zaman anlayacağız bir canın değerini?
Bir kömür sadece bir evi ısıtmaz, soğuk kalplerimizi de ısıtsın bu gün... Yer altında güneşi hayal edenlerin günü bu gün... En azından bugün...
"Yerin derinliklerinden geldiler
ellerinde susmak bilmeyen bir yer altı güneşiyle, ne kadar diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin.
ağır ağır geldiler,
sonra her gün geldiler,
artarak geldiler,
kadınları çocukları ve alkışlarıyla,
yoğurt mayalar gibi geldiler,
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi,
su gibi, ateş gibi.
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına,
yeni yollarla tanıştı ayakları,
her gün yeni kabuklar çatladı,
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini,
bir kent oldular sonunda ve adını değiştirdiler ülkenin."
Sağlık, para, mutluluk gibi beklentilerimizin gerçekleşmesi umuduyla bir önceki seneden daha mükemmel geçmesini dilediğimiz yılbaşı kutlamaları gibi değil elbette. Aslına bakarsanız beklenti aynı beklenti, umut aynı umut... Sonuç? Yeryüzü sıcacık olsun ve biz yeni yılı coşkuyla kutlayabilelim diye o gün bile çalışan, yaptıkları işin fiziksel güçlüğüyle aldıkları paranın orantısı hep sömürülmeye denk çıkan emekçi bir kitle...
Geçtiğimiz ay hepimiz İzmir'i vuran o depremle sarsıldık. Bir kez daha onlarca vatandaşımızı kaybettik. Sorumlular sahneye çıkıp sahte yüzleriyle politikalarını yaparken, ekmek peşinde koşan madenciler, bu kez İzmir'e koştu. Sömürünün her türlüsüne karşı mücadele eden, yer altında her gün ölümle burun buruna gelen bu insanlardan daha çok kim anlayabilirdi enkaz altında direnenleri? Onlar ki kaç kez göçük altından çıkarmışlardı maden işçisi kardeşlerini. Bazen ölü, bazen nefes alıp verirken. Dayanışma nedir daha iyi kim bilebilirdi?
Bir avuç kömür için bir ömür feda ettiler ama haklarını almak için savaşan maden işçileri hep engellerle karşılaştılar. Şiirler yazıldı ardından: "yüz karası değil kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası..." Şarkılar söylendi: "yürüdüler el ele gidiyorlardı cennet bahçelerine..." Çünkü binlerce öldüler, işlerine gittikleri her gün belki de ailelerini gördükleri son gün gibiydi, her gün zehir soludu ciğerleri, kaza kaza cennete düştüler, duymadılar seslerini. Yerin bilmem kaç kat altında oldukları için mi? Hayır. Sömürülene, ezilene, direnene sağır oldukları için.
Güneşin doğuşunun, masmavi gökyüzünün, baharın kokusunun, denizden gelen esintinin, hatta karın soğuğunun değerini onlardan daha iyi anlayabilen yoktur. Bizler ne zaman anlayacağız bir canın değerini?
Bir kömür sadece bir evi ısıtmaz, soğuk kalplerimizi de ısıtsın bu gün... Yer altında güneşi hayal edenlerin günü bu gün... En azından bugün...
"Yerin derinliklerinden geldiler
ellerinde susmak bilmeyen bir yer altı güneşiyle, ne kadar diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin.
ağır ağır geldiler,
sonra her gün geldiler,
artarak geldiler,
kadınları çocukları ve alkışlarıyla,
yoğurt mayalar gibi geldiler,
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi,
su gibi, ateş gibi.
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına,
yeni yollarla tanıştı ayakları,
her gün yeni kabuklar çatladı,
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini,
bir kent oldular sonunda ve adını değiştirdiler ülkenin."
Güzel yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim.
Gamze kızımız, öğrencimiz yazdığın bu güzel yazılarıni kaleme döktüğün için çok teşekkür ederim. Yazini sonuna kadar okudum. Mükemmel ve doğrulari yazdın. Rahmetli baban, meslektaşım, arkadaşım Turan Bozaci seni Doğuş kardeşinle birlikte okula kayıt ettiğim günden beri, sana olan notumu o günü vermiştim. İşte aradan geçen yıllarda, kendini ne derece geliştirdiğini, sevgili dostum İhsan Aydın'ın Ajanspazar sitesindeki yazdığın yazılarında kendini kanıtladın. Madenciler hakkında bilgilerini kağıda döktün. Herkesin bildiği dilden kaleme aldın. Her şeyi ile en güzelinin izahını yaptın. Bir eğitimcinin kızı olmakla, meyvelerini vermeye başladın. Tekrar tebrik edip, başarılarının devamıni dilerim.
Tebrikler Gamze, yazın mükemmel olmuş
Kalemine sağlık. ... yazmaya devam etmelisin. Selam ve sevgiler...
Muhteşem gamze güzel kızım seni kutluyorum
Canım dostum, bugün yine okudum duygulandım. Bugün yer altında güneşi bekleyenlerin günü.. Yüreğine kalemine sağlık
Kutluyorum sevgili Gamze. Çok güzel kalemin ve o denli de içten duyguların var. Devamını gönülden diliyorum. Sevgilerimle.
Ağzına, yüreğine, kalemine sağlık.
Tebrik ederim