Seçimlerin ardından oluşan yeni yönetim bir dizi ekonomik önlemler ile işe başladı. Bu önlemler içinde en büyük katkı vergi düzenlemeleri geliyor.
Vergi ülkeler için vazgeçilmez bir şeydir ve her yurttaş vergi ödemek durumundadır. Vergide yurttaşın rızası aranmaz devlet zorla alır.
Son düzenlemelerde en önemli gerekçe depremin yarattığı tahribat olduğunu yetkililer açıkladı. Bu tahribatın onarılmasında çok büyük bir kaynağa ihtiyaç var. Bu onarım için yaklaşık 105 milyar dolara ihtiyaç olduğu depremin ilk ayında açıklanmıştı.
Oluşan zararın en büyük nedeni deprem yönetmeliğine aykırı inşaat olduğunu bilmeyen yok. Özellikle şehirlerde yapılan inşaatlar ilgili kurumların denetiminde belli kriterlere göre yapılması kanunla düzenlenmiş olduğuna göre ve TOKİ’nin yaptığı konutların da depreme dayanıklı olduğunu bu olayda gördük. Yani aslında deprem değil çürük binalar ya da deprem yönetmeliğine aykırı binalar nedeniyle bu hasarların olduğunu hepimiz biliyoruz
Ülkemizin deprem kuşağında olduğunu bilmeyen yok. Her 30 yılda bir yıkıcı depremleri yaşıyor ve buna rağmen imar afları ile yönetmeliklere aykırı binalara yasallık verilmiş.
Soru şu.
Millet olarak bu bedeli ödeyeceğiz. Peki, bu işin baş sorumluları ne bedel ödeyecek?
Yıkılan binalar içinde ne kadarı imar barışı yoluyla yasallık kazanan bina var?
O binaların yapımında, denetiminde ve onay sürecinde rolü olanlar hangi bedelleri ödediler?
Yaşanan bu olaylarda sorumluluğu olanlar ile neden aynı bedeli ödüyorum? Neden bir arabam için iki vergi ödemek zorunda kalıyorum? Neden 15 Temmuz salalarının okunduğu gecenin sabahında akaryakıt için 6 lira ÖTV, KDV vergilerinin artış haberleri ile uyanıyorum?
N E D E N?
Vergi adil ve gelire göre olmalı. Kazançtan,servetten alınmalı. Bu gün devlet üretici,memur,emekçi,emekli ve diğer alt tabaka kitlenin peşin alınan vergileri ile dönüyor. Üstelik arada bir de tepe noktadakere servet sahiplerine vergi ağı yapılıyor. Vergi heŕyere dagitilmalı,gelire göre hakça alınmalı. Sevgili başkanım kısa ve öz bir yazı ıçın kutlarım!
Çok ilginç bir vergi sistemimiz var. En çok para kazanan ticaret ve rant geliri elde edenler ne kadar vergi ödemek istiyorsa o kadar ödeyebiliyor. Ücretliler hem kazanırken gelir vergisi ödüyor, hem harcarken ötv ve kdv ödüyor. Aldığı ürüüne bağlı olarak önce ötv ödeniyor ardından kdv ilave edildiğinde ücretli gelirinin yaklaşık yarısını vergi olarak devlete veriyor. Ticaretle uğraşanlar kaydı para yerine peşin elden ödeme aldıysa bunu gizleyebiliyor. Ama ücretlinin böyle bir şansı yok. Geliri bodroya işlendiği için vergi kaynaktan kesiliyor. Ücretli vergisi para eline geçmeden kaynaktan kesildiği için ödediği vergiyi merak bile etmiyor ve ödediği verginin nereye harcandığını da merak etmiyor. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bizzat ücretli tarafından maliyeye ödebse o zaman ödediğş verginin farkında olacak ve yurttaş olduğunun farkına varacak. Şimdiki halde hiç merak etmiyor eline geçen net parayı kendi maaşı olarak kabul ediyor. Öyle olduğu için nereye nasıl harcandığına bakmıyor.