Seçim öncesi muhtarlardan, B. Başkan adaylarından yereldeki çocukların güvenliği için iki kelam duydunuz mu?
ADAYLAR, BU KONUDA SÖZÜNÜZ YOK MU?
Seçim öncesi muhtarlardan, B.Başkan adaylarından yereldeki çocukların güvenliği için iki kelam duydunuz mu?
Kentlerini, mahallelerini çocukların kendilerini güvende hissettiği, seslerini duyurabildiği ve sosyal hizmetlerinden faydalanabildiği yerler hâline getirmek adına herhangi bir proje ya da afiş gördünüz mü?
Açıkcası Bağcılar’da suculuk yapan sapık Metin Şenay’ın, yıllarca mahallesinde ki çocuklara yaşattığı istismara baktığımız zaman, yöneticilerin, toplumun ve ailelerin hala çocuklar için “olması gerektiği gibi” bir önlem almadığını ve duyarlılık göstermediğini düşünüyorum.
Olayın yükü yine “istismarı yaşayanların” ve bu konuda ciddi “duyarlılık gösterenlerin” omuzlarında…
Bilinmiyor ki, görmezden gelenler yüzünden, birilerinin dünyası karartılırken, şeytani duyguları olanlara da “yeni yeni alanlar” kendiliğinden açılıyor.
“Ağlayan Çocuklar” şiirinde Necip Fazıl’ın dediği gibi:
Ne vakit karanlık kaplasa yeri,
Başlar çocukların büyük kederi;
Bakınır, korkuyla dolu gözleri:
Ya artık bir daha olmazsa gündüz?
Evet… İstismar edilen çocuklar için karanlık nasıl gündüz olacak? Biz bu günlere, yapılan, edilenleri kapata kapata, görmezden gelerek gelmedik mi?
Bu günlere, “tecavüze uğrayan bir kadını, mağdurken bir müddet sonra suçlu ilan ederek... erkeği "çaresizdi, tahrik edilmiş mazeretleri ile" savunarak gelmedik mi? Toplum olarak, dinden imandan çıktığımız, kültürel yozlaşmanın had safhada olduğu bu günlerde, “en suçsuz ve masum” sadece ve sadece çocuklar oluyor.
Büyük denilen sapıklar o kadar azgınlaştı ki, artık kadın, kız, bebek, erkek çocuk ayırmıyor. Tecavüzün, istismarın, tacizin, her zeminde neredeyse her canlıya uygulandığını görüyoruz.
Bu “bataklığı” kurutmak için, cezai yönden çaba sarf etmemiz gerekiyor. Fakat yetmez… Caydırıcılığı daha netleştirmek için ÇOCUK TACİZCİLERİ HADIM EDİLMELİDİR.
Bu pek çok ebeveynin isteğidir.
En kısa zamanda “taciz ve tecavüz açılımı” yapılıp, “hadım yasası” uygulanmaya başlanmalıdır. Buna Avrupa’dan, İnsan Hakları “hikâyesi”, suçlu iki kez cezalandırılmamalı gibi karşı çıkışlar olabilecekse de, bu “uygulamanın” gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çocuk istismarını manşetlere taşıyan ulusal medya samimi ise, halkın bu duygularına tercüman olup, yasal oluşum için zemin oluşturmalıdır. Daha kundaktaki bebeğe bile cinsel tacizde bulunulan ülkemizde, bu yasanın uygulanması intikam değil, “adalet isteği” oluyor. Dolayısıyla bütün bunları açıkça konuşmalıyız. Sustukça artarlar, mikrop tüm vücudu kaplar.
Sonuç olarak; Çocuğun güvende olması yerel yönetimlerin ve ailelerin temel hedefi olmalı.
Cinsel istismar konusu suçun faili ile sınırlı değildir. Suç işlenene kadar nerelerde ihmaller gerçekleşmiş, özellikle sorumlular koruyucu ve önleyici tedbirler almış mı, sorumluluklarını yerine getirmiş mi?
İstismarın gerçekten önlenebilmesi için düzenli denetim ve değerlendirmelerin yapılması, ceza indirimlerinin kalkması gerekir… Çocuğu istismar eden kişi hayat boyu çocukların bulunduğu hiçbir kurum ve alanda olmamalı. Çocuk doğumdan itibaren çocuk hekimi, eğitim uzmanı tarafından sürekli izlenmeli. Mahalle düzeyinde sosyal hizmet uzmanları takipte olmalı… En önemlisi; Pedofiller hem teşhir edilmeli hem de hadım… İşte ancak o zaman, çocuklar için olur gündüz!