Vatan sevgisi dendiğinde, toprağının altında kefensiz yatan sayısız şehitlerimiz gelir aklımıza.
Vatan toprağını sevmeyi ve korumayı, ecdadımızdan kalan bir emanet olarak görmeyi en iyi bilen olarak, Filistin’de yaşananları da, Filistin halkının verdiği mücadeleyi de yine en iyi BİZ anlamalıyız.
“Bu vatan kimin” Bu vatan toprağın kara bağrında, Sıradağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca onun uğrunda, Kendini tarihe verenlerindir.” Diyerek haykıran Orhan Şaik Gökyay, vatan olmak için toprağın altının da, ne kadar önemli olduğunu ifade eder.
Merhum Nurettin Topçu’da, “büyük vatanlar büyük mezarlar üzerinde kurulur” der.
İsrail öyle büyük, öyle derin bir mezarlık kazdı ki Filistin adına, bundan sonra ne yaparsa yapsın Filistin’i o topraklardan silemeyecektir.
Bir diğer konu İslam ülkelerinin konuya yaklaşımları… Bir zamanlar İslam ülkelerinin en önemli, bölgenin birlik içerisinde hareket ettiği yegâne konu olan Filistin, ne yazık ki bugün yalnız başınadır. Filistinliler, Türkiye gibi birkaç ülke dışında İslam coğrafyasından bir destek bulamamaktadır. Bu da Filistin halkında derin bir travma yaratmaktadır.
Bugün Filistin sadece İsrail ile mücadele etmemektedir. Başta ABD olmak üzere bütün Hıristiyan devletleri görünmeyen el olarak İsrail’e desteğini vermektedir.
Bütün bunlara rağmen Siyonistlerle mücadelelerinden asla vazgeçmeyen Filistin halkı dünyada, sivil toplum tarafından hayranlıkla izleniyor ve destekleniyor.
Bizler Filistinlilerin bu mücadelesinde aile bütünlüğünün değerini, inancın insanı nasıl güçlü yaptığını, çocukların manevi değerlerle büyütülmesinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gördük.
“Bu bayrak düşmez yere, Ölmedikçe son kuzu! ...” diyor ya Önkuzu şiirinde Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu. O çocuklar da birer bayrak…
Onlar vatanları ve edindikleri emanetleri için ölüme meydan okuyorlar.
Toprakları uğruna ölerek, o toprağı vatan yapıyorlar.
Bugün bütün dünya Filistinli küçücük bir çocuktan, vatan ve aile olmanın ne kadar kutsal olduğunu öğreniyor.
Küçücük bir çocuktan inancın verdiği gücü izliyor.
İnancıyla övünen büyük İslam devletleri, Filistinli bir çocuğun metaneti, sabrı ve direnişi karşısında küçücük kaldılar.
Sonuç; 30 yıl önce Bosna’yı yok etmek için soykırım yapan zihniyet bugün sırf Müslüman oldukları için Filistin’i yok etme planının bir parçası oluyor.
Orada ki insanlar kendilerine hazırlanan oyunla mücadele ederken aynı kaderi paylaştıklarının farkında… Ya biz?
Vicdan sahibi olduğunu, inanç sahibi olduğunu, çocuk ve insan hakları savunucusu olduğunu iddia edenler, ya siz? İnsanları içlerinde ki asil ve yüce duygular harekete geçirir.
Bu vahşet karşısında sesiniz çıkmıyorsa bir hiçsiniz.