Lapa lapa kar yağıyor. Dışarıda dondurucu bir soğuk var. Rüzgarın sesi ıslık çalar gibi yankılanıyor. Camdan dışarısını seyrediyorum.
Çocukluğumu düşünüyorum her kar yağışında… Anılarım canlandı. Kar yağışını çok severdik ve doyasıya oynardık karda. En sevdiğimiz oyun kızak kaymaktı. Babaannemin namaz tahtası en çok kullandığımız kızağımızdı. İzin almak çok zor olsa da duygu sömürüsüne dayanamazdı rahmetli babaannem. Çamaşır leğeni de kızak olarak kullandığımız oyuncaklardandı. Doyasıya ve ıslanana kadar oynardık bahçelerde.
Mutlu çocuklardık biz; tabletlerimiz, çeşitli oyuncaklarımız olmasa da... O günleri hatırladığımda ve günümüze kıyasladığımda şanslı çocuklardı. Dünya bu denli kirli ve karmaşık değildi. Kapitalizmin acımasızlığını yaşamıyorduk. Sevgi, yardımlaşma ve dayanışma vardı.
Modern yaşam, teknolojiyi arttırsa ve yaşamı kolaylaştırsa da insanları mutsuz etti. Doyumsuz ve gerekli gereksiz sürekli tüketen toplum haline geldik. Köşeyi dön felsefesi yerleştirildi zihinlere. Haksız kazanç özendirildi. Eğitimli ve bilgili kişiler değil; parası olanlar değerli oldu. Emek sömürüldü, sermaye yüceltildi. Doğal kaynaklar ve çevre talan edildi. Zengin daha çok zengin olurken, fakir daha çok fakirleşti.
Emekçi ve üretici çalışmasının karşılığını alamıyor. Asgari ücretli açlık sınırında çalışmaya mahkûm ediliyor. Üretici, ürettiği ürünü yok pahasına satmak zorunda bırakılıyor. Üretici, emeğinin karşılığını alamayınca tarlasını, traktörünü satıp şehre göç etmek zorunda bırakılıyor.
Bu acımasız çark ne zamana kadar devam edebilir? Çözüm yok mu? Bence var.
Yöneticimizi biz seçiyoruz ve bize hizmet etmesini bekliyoruz. Bilinçli seçmenler miyiz? Oyumuzu kullanırken kriterimiz ne? Üzülerek ifade etmek istiyorum ki toplumun %60’ı sınıfını bilmiyor. Emekçi, sermayeyi destekleyen bir partiye oy veriyor ise sınıf bilinci olduğunu kimse iddia edemez
Toplum, sınıf bilincine erişemediyse ve bilinçsizce oy kullanıyorsa ezilmeye mahkûmdur. Sorun yöneticilerde değil, biz seçmenlerde… Önce sınıfımızı bilmeli ve bu bilinçle oy kullanmalıyız.
Gecekonduda asgari ücretle geçinmeye çalışan bir seçmenin, sermayenin çıkarlarına hizmet eden partiye oy vermesi kadar anlamsız bir şey olamaz.
Ezilmemek ve sömürülmemek istiyorsak eğer, sınıfımızı bilmeli ve sınıf bilinci ile oy kullanmalıyız. Sınıf bilinci ile oy kullanmayanların şikâyet etme hakkı yoktur.
Sahi siz hangi sınıftansınız?
Sağlıcakla kalın…
Çocukluğumu düşünüyorum her kar yağışında… Anılarım canlandı. Kar yağışını çok severdik ve doyasıya oynardık karda. En sevdiğimiz oyun kızak kaymaktı. Babaannemin namaz tahtası en çok kullandığımız kızağımızdı. İzin almak çok zor olsa da duygu sömürüsüne dayanamazdı rahmetli babaannem. Çamaşır leğeni de kızak olarak kullandığımız oyuncaklardandı. Doyasıya ve ıslanana kadar oynardık bahçelerde.
Mutlu çocuklardık biz; tabletlerimiz, çeşitli oyuncaklarımız olmasa da... O günleri hatırladığımda ve günümüze kıyasladığımda şanslı çocuklardı. Dünya bu denli kirli ve karmaşık değildi. Kapitalizmin acımasızlığını yaşamıyorduk. Sevgi, yardımlaşma ve dayanışma vardı.
Modern yaşam, teknolojiyi arttırsa ve yaşamı kolaylaştırsa da insanları mutsuz etti. Doyumsuz ve gerekli gereksiz sürekli tüketen toplum haline geldik. Köşeyi dön felsefesi yerleştirildi zihinlere. Haksız kazanç özendirildi. Eğitimli ve bilgili kişiler değil; parası olanlar değerli oldu. Emek sömürüldü, sermaye yüceltildi. Doğal kaynaklar ve çevre talan edildi. Zengin daha çok zengin olurken, fakir daha çok fakirleşti.
Emekçi ve üretici çalışmasının karşılığını alamıyor. Asgari ücretli açlık sınırında çalışmaya mahkûm ediliyor. Üretici, ürettiği ürünü yok pahasına satmak zorunda bırakılıyor. Üretici, emeğinin karşılığını alamayınca tarlasını, traktörünü satıp şehre göç etmek zorunda bırakılıyor.
Bu acımasız çark ne zamana kadar devam edebilir? Çözüm yok mu? Bence var.
Yöneticimizi biz seçiyoruz ve bize hizmet etmesini bekliyoruz. Bilinçli seçmenler miyiz? Oyumuzu kullanırken kriterimiz ne? Üzülerek ifade etmek istiyorum ki toplumun %60’ı sınıfını bilmiyor. Emekçi, sermayeyi destekleyen bir partiye oy veriyor ise sınıf bilinci olduğunu kimse iddia edemez
Toplum, sınıf bilincine erişemediyse ve bilinçsizce oy kullanıyorsa ezilmeye mahkûmdur. Sorun yöneticilerde değil, biz seçmenlerde… Önce sınıfımızı bilmeli ve bu bilinçle oy kullanmalıyız.
Gecekonduda asgari ücretle geçinmeye çalışan bir seçmenin, sermayenin çıkarlarına hizmet eden partiye oy vermesi kadar anlamsız bir şey olamaz.
Ezilmemek ve sömürülmemek istiyorsak eğer, sınıfımızı bilmeli ve sınıf bilinci ile oy kullanmalıyız. Sınıf bilinci ile oy kullanmayanların şikâyet etme hakkı yoktur.
Sahi siz hangi sınıftansınız?
Sağlıcakla kalın…