"Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz,
Şahsın görünür rutbe-i aklı eserinde"
Ziya Paşa
Ziya Paşa, Tanzimat döneminin ünlü devlet adamlarından biridir. Yazardır, ozandır. Bir aydınlanmacıdır. Terkib-i Bend adlı şiirinde yer alan ikilikler( beyitler) , öylesine benimsenmiş, öylesine tanınmıştır ki her konuda başvurulan özdeyişler olmuştur. Bugünü iki yüzyıl önceden görmüştür.
Bunlardan biri de yukarıya aldığım ikiliktir. Bir kişinin karakterini tanımak için onun eylemlerine ve davranışlarına bakmak gerekir. Sözlerine değil. Yaptıkları, onun kişiliğini yansıtan bir aynadır. Aklının yüceliği, kişinin yaptıkları ile ölçülür ve değerlendirilir.
Bir kişi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, onun sözlerine değil, eylemlerine ve davranışlarına bakmalıdır. Söz ve eylemleri birbiriyle örtüşen, uyuşan, insanlar daha ise daha değerlidir. Söz ve eylem birliği içinde olan kişiler, saygın kişilerdir, erdemli kişilerdir.
Söz, namustur. Bir kişi verdiği sözün arkasında durur, durmalıdır. Verdiği sözü yerine getirir, getirmelidir. Böyle gördük, böyle öğrendik, böyle yaşadık. İlkeli ve erdemli yaşamanın önemini kavradık. Buna göre davrandık.
Günümüzde de durum böyle midir? Karşılaştığımız durumlar, bunun aksini gösteriyor. Verilen sözlerin yerine getirilmediğine her gün tanık oluyoruz. Örneğin, " halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz" deniliyor. Halkımız, enflasyon altında eziliyor, inim inim inliyor.
" Emeklilerimizi refah içinde yaşatacağız" sözü veriliyor. Oysa emekliler, parasızlıktan sokağa çıkamaz, torunlarına harçlık veremez olmuş. Pek çoğu ikinci bir işte çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bırakın refah içinde yaşamayı, geçim kaygısını yaşar olmuşlar.
"Kadınlar, baştacımız" diyerek övgüler düzülüyor ama kadınlarımız her gün tacize, tecavüze uğruyor. Yetmezmiş gibi öldürülüyor.
" Gençlerimiz geleceğimiz, sağlıkçılarımız bizim vazgeçilmezimiz" diye söylevler veriliyor. Yaşananlar bugün aksini söylüyor. Gençler ve doktorlar, geleceklerini yurtdışında arıyorlar. Yurtdışına gidemeyenler ya intihar ediyor ya da asansör kazalarıyla ölüyor. Doktorlar, şiddete uğruyor.
Meyve ve sebzelere, gıda ürünlerine, ev kiralarına, cezalara her gün zamlar geliyor; işçiye, emekçiye, emekliye, memura yılda bir kez zam öngörülüyor.
Emekliler, ikinci bir işte çalışmaya ya da yoksulluk içinde yaşamaya mahkûm edilirken kimileri dört beş yerden aylık alıyor.
Özetlemek gerekirse lafla peynir gemisi yürümüyor. Gemiyi yürütmek için benzin, mazot gibi yakıtlar gerekirken yönetim için de bilgi, beceri ve yetenek gerekir. Sözünün eri olmak gerekir. Bugünlere ayna tutan aydınlanmacı Ziya Paşa’yı özlem ve saygıyla anıyorum.