Mülakata giren gence soruyorlar:
" Çalışacağınız bölümde herkes hırsızlık yapıyorsa siz de yapacak mısınız?
Gencin yanıtı " Hayır " olur. Seçici Kurul, " hayır" yanıtının altına şu notu düşer:
" Ekip çalışmasına uygun değil!".
Fıkra gibi bir uygulama. Buna benzer yüzlerce örnek yaşanmış olmalı. O kadar yanlış yapıldı, o denli haksızlık oldu ki ... Bu durumdan yakınmayan hemen hemen kimse yok gibi. Sınavlarda en yüksek puanları almalarına karşın ekip çalışmasına yatkın olmadığı için işe alınmadılar. Gençler yakınır, anne babalar yakınır, eşler yakınır oldu.
Bu yakınmalara sessiz kalmayanlar, seçim öncesi vaatlerde bulundular. Etkilenen iktidar sahipleri bile " mülakatı kaldıracağız' dediler. Bu güne dek herhangi bir gelişme yaşanmadı. Bu somut örnekten yola çıkarak adımlarımızı doğru yönde atmalıyız. Bir adım atarken nereye yaklaştığınız kadar nereden uzaklaştığınız da önemlidir. Çünkü, her adım ölçülebilen bir aralıktır.
Ölçülemeyen bilginin, atılan adımın hiçbir önemi ve yararı yoktur. Olamaz da. İlk adımı atarken hedefe varacağınızı, adımlar sıklaştıkça hedefe yaklaştığınızı sanırsınız. Bir de bakmışsınız ki ters yönde gidiyorsunuz. Hedeften giderek uzaklaşıyorsunuz.
Batılılaşacağım, uygarlaşacağım, bilimden, sanattan, kültürden yana olacağım derken bir de bakmışsınız ki yüzünüzü doğuya doğuya dönmüşsünüz. Ekonomide radikal kararlar alacağım, akılcı politikalar uygulayacağım derken her şey tersine dönmüş. Yoksullar, daha da yoksullaşmış. İşçiler, köylüler, emekliler geçim derdine her zamankinden daha çok düşmüşler. Demek ki hedefe varacağım diyenler, hedeften iyice uzaklaşmışlar.
En uzun süre Millî Eğitim Bakanlığı yapan, ulusal kültürümüze sayısız hizmetlerde bulunan, insansever (hümanist) Hasan Ali Yücel 'in bir sözü ile yazımı bitireyim:
"Bir kişinin atacağı dev adımlardan çok, binlerce kişinin atacağı insan adımlarını yeğlerim" .
Her şeyi liderden beklemeyin. Ekip çalışmasını ve ekip ruhunu benimseyin ki doğru yolda ilerleyelim.
Yolunuz açık ve aydınlık olsun.