Hepimizin bildiği ve yaşadığı bir gerçek var. Dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de insanlarımızın hayatlarını kaybetmesine neden olan korona virüs gerçeği. Yani bulaş riski çok yüksek olan salgın hastalık. Bu salgının sonlandırılması ile ilgili sağlık çalışanlarımızın hayatları pahasına, olağanüstü çabaları var. Minnettarız. Yayılım hızı kontrol altına alınmış gibi gözükse de tedbiri elden bırakmamamız gerçeği ortadan henüz kalkmış değil.
Karşı karşıya kaldığımız bu öldürücü ve yüksek bulaş özelliğe sahip olan virüsten korunmanın yolları alınan önlemlere mutlak uymamız olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Toplum olarak bilinçleniyoruz. Bilinçlenmeye devam edeceğiz.
Karşı karşıya bulunduğumuz durum sadece koronavirüsle mücadele olsa keşke. Var olan ekonomik sorunların koronavirüsle beraber daha da açığa çıkmasıyla emeği ile geçinenlerin cendere altına girdiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Nedir bu sorunlar? sorusunu sormadan hepiniz içinizden sıralamaya başladığınızı hissediyorum.
Şimdi birlikte kısaca bir kritiğini yapalım isterseniz.
İşsizlik ve hayat pahalılığı (Yurt dışına gitseniz ve sarımsağın 120 tl ye satıldığı ülkeden geliyorum deseniz size şaşkın şaşkın bakmazlar mı?)
Korona virüs nedeni ile işini kaybedenlerin durumu
Kepenklerini kapatmak zorunda kalan esnafımızın halleri
Kontağını kapatmak zorunda kalan şoför esnafı
Çay ocağı, kafe restaurant, otel, kuaförler, zanaatkârlar ücretli çalışan öğretmenler inşaat işçileri vb mesleklerden geçimlerini sağlayanlar.
Kısacası emeği ile geçinen kesimin sorunları katmer katmer büyüdü. “Bir dokunun bin ah.. İşitirsiniz.”
Şimdi gelelim esas meseleye. Etkisini acımasızca sürdüren bu sorunlara can suyu verecek olan “çayımızın” durumuna.
Taban fiyat ne olacak?
Hasadı nasıl yapılacak?
Hasat başlamadan önce bakım gübreleme işlerini kim ve nasıl yapacak?
İşçi ve yarıcı sorunu nasıl çözülecek?
İl dışında bulunan çay üreticileri hasat için memleketlerine ne zaman, nasıl gönderilecek.
Çay hasadına çok az zaman kalmasına rağmen bu soruların hiçbirinin karşılığı yok.
Karşı karşıda bulunduğumuz sorunların çözümünü kolaylaştırmak için kurulmuş meslek odaları kooperatifler dernekler var yani STK’lar var.
İlçemiz Pazar’da belli meslek gurupları ve esnafların adlarına kurulduklarını ve sorunlarına çözüm getirilmesi adına çalışmalar yapacaklarını belirten, sayıları azımsanmayacak kadar çok olan sivil toplum kuruluşları, bu kuruluşların başkan ve yöneticileri yaşanan sorunlar karşında sessizliklerini koruyorlar.
Kuruluş amaçlarına bakıldığında ilçemizin yaşadığı veya yaşayacağı sorunlar karşısında gerekli çalışmaları yapmaları gereken "sivil toplum kuruluşları" nedense sorunlar karşısında seslerini çıkarmak yerine tamamen kendi varlıklarının karşılığı olan protokollerde yer almanın çabası içinde olmaya devam ediyorlar.
Benden söylemesi bırakın artık açılışlarda kurdele kesmek için makas elinizde dolaşmayı, dertlere çare olmaya çalışın, susarak bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. ÇAY HERKESİN ORTAK GELECEĞİ, geleceğimize sahip çıkın.
Evet maalesef, sıvıl toplu kuruluşları üyelerin aldıkları aydat paralarını çar çur etmekten başka hiç bir işe yaramadığini farkına vardım. Evet, bildiğim zıraat odası, üreticiler kooperatifi, muhtarlar derneği, köy dernekleri, hiç bir adım atmamişlar.
Kutlarım seni değerli arkadaşım. Yazılarını zevkle okuyorum. Analizin ve çözüm önerilerin yerli yerinde o kadar da doğru. Umarım kulak veren de çıkar.
Kutlarım seni arkadaşım.Bazı haklı serzenişleri açık seçik dillendiren bu yazı içeriğinde belli çözümleri de kapsar örüntüde.Umarım bu aydınlatıcı ve açıklayıcı yazın sorunu çözmede yetkili olan çevrelere rehber olur.