Bir tek yağmur damlası ya da kar tanesi olarak başlar yolculuğuna. Dağların doruklarında buza kesmiş karlar, güneşin sevimli yüzünü görünce başlar erimeye. Yaylaların el değmemiş çiçeklerinin kokusunu harmanlayarak çoğalır. İnsan girmemiş ormanların en kuytu köşelerindeki pınarlarının, berrak membalarıyla çoğalır, çoğalır. Her adımında bollaşarak aşağılara doğru akar. Acelesi; hasreti, sevdiceği Karadeniz’e bir an önce ulaşmak içindir. Vadinin iki yakasıdaki köylere çalım satarak devam eder yolculuğuna. Birkaç asırlık kemer köprülerin altından gururla geçer. Yüzlerce yıllık Zil Kale selama durur, bütün heybetiyle Fırtına’ya.
Fırtına öfkelidir bazen. Sinirden kırmızıya çalan toprak rengine dönüşmüştür. Kabına sığmaz. Gem vurulamaz atlara dönüşüverir. Öfkesini geçtiği yerlerdeki kayaları tokatlayarak çıkarmaya çalışır. Gürültüsü tüm vadiyi kaplar. Önüne kattığını alır, hırsla Karadeniz’e kadar sürükler, götürür. Böyle zamanlarda dikkatli olmalı, uzak durmalı ondan. Gözyaşı olur. Acımaz kimseye. Çok canlar yakmış, analar ağlatmıştır zaman zaman.
Fırtına dingindir, az da olsa. Yaz mevsiminin sonuna doğru durgunlaşmış, usukmuştur. Sessiz sessiz akar. Sinirli zamanlardaki gürültüsü azalmış, uysallaşmıştır. Bu, belki de aylardır süren çağlayışının yorgunluğudur. Haa, sakinlik, dinginlik dediysek, nazlı bir dere de değildir o. En suskun olduğu zamanlarda bile ülkenin en delişmen derelerinden biridir. Dinginliği, delişmenliğinin biraz azalmasıdır sadece.
Koca bir vadiye bereket katar. Ülkemizde, hatta dünyada ender bulunan kırmızı benekli alabalığa ev sahipliği eder. Temiz, tertemiz sularında cömertçe yer verir ona. Kucağını açar. Fırtına sadece derenin değil, aynı zamanda vadinin de adı olmuştur. Fırtına Deresi ve Fırtına Vadisi aynı isimle anılır olmuştur. Arısıyla, yaban hayvanlarıyla ve zengin habitatıyla, Doğu Karadeniz’in ve ülkemizin göz bebeğidir. Dört mevsim, yeşilin her tonuyla ayrı bir cennet hâlinde yaşanır orada. Fırtına bir hayat tarzı, yaşam biçimidir.
Fırtına, sert esen rüzgâr demektir. Bir isim sahibine ancak bu kadar yakışabilir. O, nehirlerin fırtınasıdır. Onu besleyen bütün kaynaklar birleşerek horona dururlar Fırtına’da.