İnsanlık tarihinde, sağlık alanında gerçekleştirilen en önemli buluşu aşıdır. Her hastalığın arkasında bilim insanları aşı ve ilgili ilaçları üretmek için yoğun çaba harcamışlardır. Her yeni bir ürünün buluşunda olduğu gibi aşının bulunduğu zamanlarda da karşı olanlar, kabul etmeyen ve direnenler olmuştur. Bilim insanları bir yandan insanlık yararına olacak buluşları toplumun hizmetine sunmaya çalışırken diğer yandan aşı karşıtları ve hurafelerle mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Bu mücadele kimi zaman o kadar ileriye gitmiş ki canları ile bedel ödemek durumuna düşmüşlerdi.
Aşının tarihsel sürecini incelediğimizde her salgın ve hastalıkta bu tür muhalefetler ola gelmiştir. Buna rağmen bilimsel araştırmaları yapmaktan geri durmamışlar. Bu gün bilim ve sağlık alanında bu düzeyde isek onların fedakâr ve cesur çalışmalarının sonucudur.
Aşının tarihsel süreci;
1885 te dünyada ilk kez çiçek aşısı bulunmuş ve uygulanmaya başlanmıştır. 1887 de kuduz, 1896 de difteri, 1897 de sığır vebası, 1911 tifo, 1913 kolera, 1927 verem, 1931 tetanos, 1950 influenza (grip) aşıları toplum sağlık hizmetine sunulmuştur. Bu aşılara direnen ve karşı çıkanlar sağlıklarını bozmuşlar ve hatta canları ile bedel ödemişlerdir.
Aşıya karşı çıkanların gerekçeleri;
Aşıya karşı güvensizlik ve tereddüt her zaman olmuştur. Bunun birkaç nedeni vardır.
A- Aşı karşıtı olumsuz söylemler: iç organlara zarar verecek, DNA yapıları bozulacak, mikroçip takılacak, nüfusun azaltılma ihtiyacı doğduğu, kısırlığa yol açacağı, uzun vadede bağışıklığa nasıl etki edebileceğinin bilinmemesi, yan etkileri olduğu ve bunu ilaç firmalarının bile bile sakladıkları gibi ifadeler…
B- Uygulanan aşı politikalarına güvenilmemesi; çeşitli aşı skandalları, yeterli aşının temininde gecikmelerin olması, ensesi kalın olanların sıra beklemeden aşılanması, sürü bağışıklığı için yeterli sayıya ulaşılamaması…
C- Diğer uygulamalar; topluma gerekli olan yardımın yapılamaması, yardım yapanlara engel olunması, toplumun öldürücü salgın ile açlık arasında kalması, dünyada bir örneği daha olmayan yasaklar ve kapanmalar ( 65 yaş üstü yasağı)…
Yukarıda saydığım gerekçeler doğrultusunda toplumun belli bir kesitinin aşıya direnmesi kendilerince belki hoş karşılanabilir. Ancak yine de aşı olmamanın bahanesi olamaz, olmamalı. Şimdiye kadar aşı olanlardan yan etkisinden dolayı ölen görülmemiştir.
Sağlık otoriteleri ve bu işin sorumluluğu üstünde bulunduranların aşının yararını çok iyi anlatamadıkları ve onları ikna edemediklerine inanıyorum. Cılız birkaç reklamla bu iş yürütülemez. Yakında yüz yüze eğitimin başlayacağından dolayı aşılanmamış öğretmen, okul personeli ve diğer paydaşların olmaması gerekir. Hiç kimsenin çocuklarımızı riske atacak bir eylemi yapma hakkı yoktur.
Aşı sadece bizi değil; karşımızdakinin ve toplumun sağlığını da korumamızı sağlar. Kimse bir başkasının, toplumun sağlığını tehlikeye düşürecek bir eylemde bulunamaz. Buna hakkı yoktur. Aşı olmayanlara, karşı çıkanlara bir yaptırım uygulanmalı. Ya da çeşitli ikna yöntemleri denenmeli.
Hemen aşı olalım, bu beladan kurtulalım.