Demokrasi, siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerinin elinde bulundurduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun yurttaşların eşit sayıldığı bir yönetim biçimidir.
Demokrasi, seçtiklerimizi denetlemek, yapmadıklarını yaptırmak, yanlış yaptıklarını düzelttirmektir.
Demokrasiyi; eğitimsiz, cahil toplumlara öğretmeye çalışmak boşuna harcanan çabadır.
Demokrasi bir eğitim işidir; eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam ederse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler türenir. Platon
Demokrasi, sandıktan, basit bir oylamadan ibaret değildir. Tarihsel, toplumsal, siyasal, ekonomik, sınıfsal bağlamından kopuk yorumlanamaz.
Demokrasi; aydınlanmanın ve devrimler çağının ürünü, sınıfsal toplumların rejimidir.
Tarihte hiçbir demokratik rejim; oylamayla, sandıkla, referandumla kurulmamıştır. Hiçbir kral, prens, padişah, imparator ve sultan tahtından, tacından, koltuğundan seçimle, sandıkla vazgeçmemiştir. İngiltere’de demokrasinin gelişmesinde Cromwel Devrimi’nin payı, Fransız demokrasisinin gelişmesinde Fransız İhtilalının büyük etkisi vardır. İkisinde de sandık ve seçim yoktur. Çünkü feodalizm, krallıklar yıkılırken oylama yapılmamıştır. Tarihte pek çok şey zorla yapılmıştır. Ama bu zor demokrasiye aykırı değil, yöneliktir. Özgürleştiricidir.
Bizde demokrasi hareketleri 1876 yılında başlamıştır. İlk deneme kısa sürmüş bunu 1908 yılında 2. Meşrutiyet’ ilanı izlemiştir. Nitekim 23 Nisan 1920 yılında TBMM’nin açılması ile demokrasiye ciddi anlamda bir adım atılmıştır. Yönetim artık padişahın elinde değil, Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olmuştur.
29 Ekim 1923 Demokrasi yönetimini en iyi uygulayacak olan Cumhuriyet ilan edildi. 1950 seçimleri ile çok partili siyasi yaşama geçildi. Demokrasimiz, demokratik sistemin vazgeçilmez unsurları olan partiler ve muhalefetle tanıştı. 1960 yılında demokrasimiz kısa bir kesintiye uğradı. 1961 anayasası ile bazı hukuksal ve sosyal haklar tanındı.
Demokrasinin ayakta kalması ve yaşayabilmesi için toplumdaki sosyal, siyasal kesimlerin örgütlenmesi gerek. STÖ, siyasi partiler, dernek ve seçimle oluşan sivil kuruluşların; demokratik geniş tabanlı gönüllülük esasına dayalı, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilme ilkesini işleten bir örgütlenme modeli uygulamalı ve buna geçit veren yasal düzenlemelerin gerçekleştirmesi gerekir.
En kötü sivil idare en iyi askeri idareden çok daha iyidir.
Yaşasın demokrasi!