Her insanın bir düzeyi vardır. İyi ya da kötü…
Bunu dışa vuran, dışa yansıyan her şeyinden anlarsınız: sözünde, söyleyişinden, konuşma biçiminden, davranışından, ediminden, giyiminden, oturuş tarzından (bacak bacak üstüne atışından), ayakkabısından, boyunbağından, saç tıraşından v.s. Her şeyinden anlarsınız.
Tüm bunlar insanın ne mal olduğunu ortaya koyar. Çünkü insan, içinde yaşadığı ortamın kültürünün ürünüdür.
Günümüzün düzeysizleri düzeyli görünmeye özenseler de olumsuzlukları bir yerlerinden sırıtır. Örneğin bir amir, yönetici topuklu veya sivri burunlu bir ayakkabı giyme hatasına düşmemeli. Topluma mal olmuş kişilerin açık ve ikiden çok renkli palyaço gibi giyinip kuşanmamalı. Ense tıraşını at arabacısı gibi kestirmemeli. Göğüslerinde ve bileklerinde altın, gümüş zincir takmamalı. Erkekler kadınlar gibi saçlarını arkadan toka ile bağlamamalı, küpe takmamalı. Milleti temsil eden bir milletvekili uzun süslü cümleler kurup ne söylediği belli olmayan bir konuşmacı durumuna düşmemeli.
Kısacası bir insanın kol düğmesinden, pantolon paçasından, yürüyüş biçiminden, öksürüp aksırmasından, burnunu silmesinden, su içmesinden bile düzeyi anlaşılır.
Biçim her şeyin özünü yansıtır. Dünyada biçimi olmayan bir öz, özü yansımayan bir biçim yoktur.
Gösteriş ve fiyaka atmak için süslü, farklı türlü giyinip kuşananlar, gülünç kılıklara bürünenler imajlarının erozyona uğradığından da bı haberdirler. Gösteriş merakı kültür eksikliğinin bir göstergesidir.
Düzeyimizi; kılık, kıyafet, tutum ve davranışlarımızla korumaya çalışalım
Kişi kılık kıyafeti ile karşılanır, tutum ve davranışı ile uğurlanır.
Bu yazı görecelidir. Bana göre yazdım. Siz yorumunuzla eleştirir, geliştirirseniz sevinirim.
İnsan, olduğu gibi görünmeli, göründüğü gibi de olmalı. Başka tüm tutum ve davranışlar sırıtacağından toplumda gülünç karşılanır.