EĞİTİM NASIL…
Günümüzün eğitimi; Sanayi Devrimi dönemi için tasarlanarak belli meslek alanlarına kalifiye eleman yetiştirme mantığına dayanmaktadır. Hiçbir zaman insanın zihinsel gelişimine uygun olarak tasarlanmamış ve insanın bilişsel zenginliğini dikkate alacak bir vizyona sahip olamamıştır.
Eğitim büyük bir çoğunlukla teknik bilgilerin öğretilmesinden ibarettir. Hareket ve yaratıcılığa dair tüm uğraşlar ise yan ders, boş zamanı değerlendirme yahut not yükseltme gibi amaçlarla kullanılır olmuştur.
Sağ beyin devreleri ile kendini gösteren yüksek insanı özeliklerimizi eğitimle, eğitim süreci içinde törpüleyip aşındırıyoruz. Karmaşık düşünceler üretme ve takip etme konusunda sorun yaşıyoruz. En basit problemlerimize bile kalıcı çözümler üretemiyor, en çok bağıranı haklı sanmaya devam ediyoruz. Sanattan, derinlikten, duygudan, gerçek deneyimlerden anlamıyor; kopya, rutin, otomatik, ruhsuz, sevgisiz, amaçsız, robotik hayatlar geliştiriyoruz.
Bu sistemde en önemli dersler matematik, fizik, kimya ve diğer fen gurubu dersleridir. Bunun bir alt basamağında sağ beyin etkinliği olup sol beynin anlayacağı kalıplara dönüştürülen edebiyat dersidir. “Yazar okuduğunuz metinde ne anlatmak istiyor?” konulu saçma sapan kompozisyonlarla başarı ölçüyoruz.
Hiyerarşinin en alt basamağında sanat, resim, müzik, beden eğitimi ve oyunlar gelmektedir. Bunlar olmasa da olur bir ekinlik olarak görülür odu. Yeni bir şeyi düşünmeye korkan, sürülerle uyum içinde, uyuşuk, heyecansız ve otomatik bireyler bu eğitim sonucu ortaya çıkar oldu.
Birçok teknolojik buluşun ilk önce sanatsal şema ve çizimlerle hayat bulduğunu biliyoruz. Sanayi Devrimi dayatması olan günümüz temel eğitim mantığı; sanatı artık bir zengin uğraşısı, sigortalı-maaşlı bir iş ve arada boş zaman değerlendirecek bir hobiye indirgemiştir.
Dayatılan sınav sistemi ile de bilgilerin 4-5 şıklı seçenekler arasında doğru olanı bulup işaretleme sonunda başarılı olup olmadıklarına karar veriyoruz. Bu şekilde yetiştirdiğimiz bireyleri yaşamlarında seçeneksiz seçim yapamaz hale getiriyoruz.
…OLMALI
Eğitimde dönüşüm değil, köklü bir devrim gerekiyor.
Günümüzde hem yaşam koşullarındaki değişiklikler, hem bilgi alma yöntemlerindeki farklılıklar, hem de değişen mesleki ve ekonomik koşullar itibariyle var ola sistemlerin ve tüm türevlerinin kökten yenilenmesi kaçınılmazdır.
Psikologlar, sosyologlar, eğitimciler, yöneticiler ve karar mekanizmalarına bilgi akışını sağlayan uzman bürokrat ve akademisyenler olmak üzere geniş bir kesimin konuyu acilen ele alıp farklı eğitim sistemi seçenekleri üzerinde düşünüp tartışmalarının zamanı gelmiştir.
İnternet çağında eski tip ezber eğitim sisteminin başarısızlığı herkesçe bilinen bir gerçektir. İnsan beyni ile dijital bilgiyi uyumlu hale getirecek ve bu büyük buluşmadan azamı fayda sağlayacak bir sistem üzerinde düşünülmelidir.
Özellikle ilk ve orta öğretim döneminde öğrencilerin beden hareketi, sanat ve yaratıcılık güdülerini tatmin ederek kendilerini ve dünyayı yakından tanımalarını sağlayan müzik, resim, el sanatları, tasarım, drama, dans, tiyatro, spor gibi derslerin (konuların) öne çekilerek düşünülmesi gerek.
Kaybedecek bir neslimiz daha yoktur. Gelecek nesiller için bir şeyler yapabiliriz, yapmalıyız ve yapmak zorundayız.