Eğitim; yetiştirme ve geliştirmedir. Yeni nesillerin, toplum yaşamında, yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım eder.
İleriye dönük olmayan, kişiliği geliştirmeyen uğraşlar eğitim değildir.
Eğitim; kişinin aldığı öğretim sonucu yeni davranışlar edinmesi, değişikliğe uğramasıdır.
Eğitimin; bireyin ve toplumun gelişmesi, ekonomik kalkınmanın desteklenmesi, kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarılması bakımından olmazsa olmaz, vazgeçilemez, ertelenemez bir süreçtir.
Bir ülkenin kendisini nasıl tanımladığını, kendisine nasıl bir gelecek hazırlandığının en önemli göstergesidir.
Çağımızda eğitim bir zorunluluktur. Öğrenim; iyi yaşamanın, bir toplumun üyesi olmanın, baş koşuludur. İnsanlar uygarlığın gelişmesiyle orantılı olarak artan gereksinimlerini karşılamada; çevrelerinde sürekli oluşan değişimlerin kendilerine vereceği zararı azaltmada, çevrelerine uyum sağlamada eğitim kurumlarının yardımını aramaktadırlar.
Küreselleşmenin yarattığı yenidünya düzeninde; yeni arayışlar, yeniden yapılanmalar hızlı bir değişimi de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda eğitime bakış açısı da değişmiştir. En gelişmiş ülkeler bile eğitimin kalitesini arttırıcı arayış ve uğraşlara girmiştir.
Bilime, teknolojideki hızlı değişme ve gelişmeler, iş ve iş yaşamını etkilemekte, değişimi zorlamaktadır. Değişememenin bedelini ödememek için değişimin külfetine katlanmak ve değişime uydurmak kaçınılmaz olmuştur.
Bilgi çağını yakalamak, bilgi ve teknoloji toplumu olabilmek için; evrensel düşünen, yöresel davranan insan tipini yetiştirmek, insanımızın ve toplumumuzun rekabet gücünü sürekli arttırmak, eğitim sistemimizin her kademesinin teknolojik eğitimle desteklemek zorundayız.
Bazı bilimsel araştırmacılar, eğitime yapılan yatırımın, toplumsal ve ekonomik kalkınmanın kaynağını oluşturduğunu ortaya koymuşlardır.
Hızlı gelişen dünyamızda; değişim yaşamın vazgeçilmez kuralı haline gelmiştir. Bu değişimi sağlayacak olan iyi bir eğitim sistemidir.
Fırsat eşitliği, yaşam boyu öğrenme olanağı, her koşula yanıt verebilecek öğretim yöntemleri, beceri kazandırmanın ötesinde en geniş anlamda eğitim anlayışı, toplumun geleceğini biçimlendirmede öncülük, etik değerleri öne çıkarma, topluma karşı sorumluluğa dayalı özerklik ve kalite gerekçesini içeren bir eğitim anlayışı oluşturulmalı.
Ezbere eğitim sisteminde yetişenler şartlanmalara alışırlar. Bu tür kişiler yanlış yönlendirmelere açık ve uygundurlar. Yine bu tür kişiler olaylar ve düşünceler arasında bağlantı kuramaz, elde ettikleri bilgilerin nedenlerini araştıramazlar. Fanatikler bu tür kişilerden oluşurlar. Bu kişiler dogmalara inanırlar.
Bu tür kişiler amaçlarına ulaşmak için çalışmayı bir kenara itip kolay yoldan ve haksız olarak değişik yöntemlere başvururlar. Kendi ayakları üzerinde duramazlar. Baskı ve tehdit altında yaşayan bu kişiler diş kontrol merkezlidirler.
Klasik eğitim, ezber eğitimdir. Sunulan bilgileri koşulsuz kabul eder. Bu eğitimde öğrenci pasif, öğretmen aktiftir. Genellikle öğrenme, bir araştırma, inceleme ve soruşturmaya dayanmaz. Öğrenci bilgilere ulaşmak için çaba sarf etmez. Bilgileri ezberle. Kendisine sunulan bilgilerin amaç ve nedenini bilmez. Bu tür eğitimde özgür düşünme, tartışma ve düş kurma ortamı yoktur. Baskı, korku ve mantıksız bir hiyerarşi sistemi hakimdir. Özgür, düşleme ve düşünmede yoksul oldukları için yaratıcı özellikleri yoktur. Yeni bir şey keşfedemezler, girişimci değildirler. Geleceği çalışarak biçimlendirmek yerine fallara, yıldızlara inanırlar. Bu bireylerin oluşturduğu toplumlar, genellikle sorunlar için kurtarıcı bir efsane kahramanı beklerler.
Tartışma, araştırma, soruşturma, sorgulama, düşleme ve özgür düşünme modern eğitimin temel taşlarındandır. Öğretmen pasif, öğrenci aktiftir. Öğretmen pasif, öğrenme aktiftir. Her şeyden önce birlikte öğrenme vardır. Paylaşarak öğrenme vardır. Koşullandırma bu eğitimde yoktur. Bu eğitimden geçen çocuklar fanatik olmazlar. Sloganlarla yönlendirilemezler. Çünkü onlar öğrenmek için bilgisayarlara, CD’lere, kütüphanelere, kitaplara başvururlar. Böyle bir eğitim, çağdışı kafaları değil, Atatürkçü, akılcı, çağdaş, yurtsever, özgürlükçü düşünceyi ön planda tutar.
Çin filozofu Konfüçyüs’ün dediği gibi; Duyduğumu unutmam, gördüğümü hatırlarım, yaptığım ve yaşadığımı anlarım, anlayışı egemen olmalı. Çocuğu ezberden, testlerden uzaklaştırmalı. Felsefe şu olmalı; çocuğa kendi yetenek ve yaratıcılıklarını geliştirici bir ortam hazırlamak. Her çocuk öğrenebilir ama öğrenme tempoları farklıdır. Bu farklılık birinin diğerinden üstün olması demek değildir.
