Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu günkü olumsuz tablonun ressamıdırlar. U. MUMCU
Bir şey dibe vurmadan geri sekmez. Tıpkı top gibi… Artık her şey dibe vurmuş durumda. Ekonomi yerlerde sürünüyor. Her ne zaman ülkede olumsuz şeyler sonucunda işler bozulmuşsa bunun düzeltme işi de CHP ye düşmüştür. Tabı bu tahribatı onarırken bedel de ödemiş, fatura da üstüne kalmıştır. Yarım yamalak da olsa her seferinde ucundan kenarından hükümetlere girerek elini taşın altına koymuştur. Kolay değil Cumhuriyeti kuran parti olmak..
Cumhuriyeti kurmakla yetinmemiş, Avrupa da ki Rönesans aydınlanma hareketinin bir benzerini 15 yıl gibi kısa bir süreye sıkıştırmak, devrimleri gerçekleştirmek... İkinci paylaşım savaşında emperyalist ülkelere direnerek savaşa girmemek. 1950 den sonra çok partili siyasi hayata geçmek... Tüm bunlar devletin kurucu partisi CHP önderliğinde olmuştur. Burada da muhalefete düşmekle bedel ödemiştir. Uzun yıllar muhalefette kalarak uzlaşma kültürünü, muhalefet etme erdemini öğretmiş ve koalisyon hükümetleri ile tanıştırmıştır. Bir ülkede muhalefet varsa demokrasi vardır, yoksa yoktur. CHP; başarılı bir ana muhalefet partisidir. Fakat görev yaptığı coğrafya yanlıştır. Bu parti Kuzey Avrupa ülkelerinde olsa daha çok başarılı olurdu. İyi ki CHP diye bir partimiz vardır. Bu bizim kazancımızdır.
Merkezi iktidarın yolu yerel yönetimlerin iktidarından geçer. Son yerel yönetim seçimlerinde iktidar olan yöneticilerin çalışmaları ortadadır. Merkezi yönetimden destek almadan başarılı bir şekilde çalışmalarını sürdürüyorlar. Genel Başkanımız liderliğindeki CHP bu gün artık kabuğunu yırtmış, zincirini kırmıştır. Artık iktidara laf yetiştirmek için yapılan salı konuşmaları sokağa taşmış, ülkenin dört bir yanında guruplar halinde halkın ayağına kadar ulaşılmıştır. Sadece eleştiri değil proje üretme ve gündem belirlemede de öne geçmiştir. Korkuyu yenmiş, kendine güven gelmiştir.Kronik muhalefet etme makus talihini yenmiştir.. Gittiği yerlerde halk, STÖ ile bir araya gelmiş, ülkenin sorun ve çözüm önerileri onlarla masaya yatırmıştır. Bu parti krallar değil, kurallar partisidir. Bu çalışma ve projeleri ile iktidardan korkan değil, iktidara hazır bir parti haline gelmiştir.
Ülkemizin sosyolojik yapısı incelediğinde birçok etnik kökenle karşılaşırsın. Bu kadar çeşit etnik kökeni laiklik çimentosu ile birleştirebiliriz. Laikliğin önemi de burada yatar. CHP laikliğin en kuvvetli savunucusudur. Olmazsa olmazıdır.
Artık klasik anlamda sağ-sol, dindar-dinsiz, devrimci-ülkücü, Sünni-alevi gibi gruplaşmaların önemi kalmamıştır. Şimdi tek guruplaşma, demokrasiden yana olanlar ile otoriteden yana olanlardan ibarettir. Demokrasiden yana olanlar GPS İ, otoriteden yana olanlarda tek adam yönetimini isteyenlerdir. Gelecek seçimler bu iki grup ve oluşturacakları ittifaklar arasında olacak. Sistemler yarışacak.
CHP her ne kadar lider değil, ekip partisi, proje partisi ise de kuruluşundan bu güne dek bizi temsil eden;
“Benim en büyük eserim cumhuriyettir. Gençler! Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yüceltecek ve sonsuza dek yaşatacak sizlersiniz” diyerek gençlere büyük görev misyonu yükleyen kurucu başkanımız, ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal ATATÜRK,
“iktidarda kalmak değil itibarda kalmak önemlidir” diyerek muhalefete düşme pahasına çok partili siyasi hayata geçmeğe öncülük eden Kurtuluş Savaşı Garp cephesi komutanı, ikinci genel başkan ve cumhurbaşkanı Mustafa İsmet İNÖNÜ,
“Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” diyerek halkın gönlünde taht kurmuş, dağlara taşlara Karaoğlan ismini yazdırmış dürüstlük timsali Mustafa Bülent ECEVİT Genel Başkanlarımızla gurur duyuyoruz, minnetle anıyoruz.
Şimdiki genel başkanımız Kemal KILIÇDAROĞLU önderliğinde gelecek yüzyıla çağrı yaparak demokrasimizi taçlandıracağız. GPS (Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem) e geçeceğiz.