Geçtiğimiz günlerde Çamlıhemşin-Pazar seferini yapan bir minibüste muavinle yolcu bir kızın ilginç diyaloguna tanık oldum. Yolcu muavine ücretini veriyor ve paranın üstünü istiyor. Yolcu parayı cebine koymadan;
-siz yolcudan yolcuya farklı navlun mu alıyorsunuz? Ya da şöyle ifade edeyim. Araçtan araca ücretiniz farklı mı? Dün başka bir araca ödediğim ücret farklı size ödediğim farklı…
Muavin;
-ücret budur? Ben böyle alıyorum. Der.
Araya girdim.
-söyleme tarzın yanlış.. Ne demek ben böyle alıyorum? Bağlı olduğunuz kurumdan onaylı bir çizelgeniz yok mu? Hanımefendi haklı. Ücret herkese göre aynı olmalı.
Sorun sadece bu değil. Yanı iletişim kazaları değil. Artan yakıt ücretlerinin sonunda şoför esnafı da zam yapmak zorundadır.
Şoför esnafı denince yıllar öncesine gittim. Çocukluğumun esnaflarının toplumda bir değeri vardı. Bir yere kız istemeye gidilince esnafın refakatinde veya referansı ile gidilirdi. Toplumda küskünleri barıştırmak, taşınır-taşınmaz malların kıymet ve değer biçmek gibi toplumsal durumlarda esnaf başrol oyuncusuydu. Hele şoför esnafı, bulunduğu yerin ambulansı ve cankurtaranıydılar. Ahlak ve davranışta örnektiler. Size bir iki örnek vermek istiyorum:
Ortaokul ve lise yıllarımın araçları ilçede iki veya üç taneydi. Yol asfalt değildi. Çamlıhemşin-Pazar ve Ardeşen yolcuları bu iki araçla yolculuk ederlerdi. Biri Konaklar Mahallesinden Konfor İbrahim abı. Eski tip bir minibüsü vardı. Sabahları belli saatlerde gider ve aynı saatte gelirdi. Dakik ve ilkeli bir kişiydi. Öyle dakikti ki Pazardan ilçeye kaymakamlığın önüne tam 13.30 da gelir, bazı memurların gazetesini verirdi. Kaymakamlığın önüne geldiğinde bir korna çalar ve herkes satını 13.30 a ayarlardı. Tam dakikası dakikasına gelmezse bir olumsuzluk var demekti. İlkelerinde taviz vermezdi. Bir keresinde Pazar’a liseye hafta başı tatil dönüşü giderken ilçe merkezinde minibüse zor yetiştim. Ben yetiştim yetişmesine de çevreme bakınca arkadaşım Bilal’ı göremedim. Topluca yoluna bakınca köprünün karşı tarafından koşarak geldiğini gördüm.
-İbrahim abı az durur musun arkadaşım karşıda koşarak geliyor, diye seslendim.
İbrahim abı duydu mu, duymadı mı bilmem. Bildiğim bir şey bir kez daha aracın durmasını şoförden istememe rağmen durmadığı. Araç ta zaten Ören kit taş köprüsüne kadar inmişti. Bizim Maden Köprüsüne geldiğimizde İbrahim abı beni yanına çağırdı. Gittim.
-ben senin sesini duydum. Kasıtlı durmadım arkadaşın bu gün geç kalacak hayatta bir daha hiçbir şeye geç kalmayacak, dedi. Hayatımın ilk dersini almıştım.
İlçenin diğer aracı Çinçiveli Ahmet dayı. Pikap, arkadan branda ile örtülü, iki yandan tahtadan oturaklar vardı. Ahmet dayı konfor İbrahim’e göre rahat bir insandı. Aracı şimdi kaldırıyorum dedikten sonra iki saat daha oyalanırdı. Yolcu bırakmazdı.
Arabalarımız Çamlıhemşin’den kalkıp sırasıyla Ardeşen’e ve Pazar’a,-Pazar’dan kalkıp Ardeşen ve Çamlıhemşin’e seyrederdi. Hiçbir ara yolcusunu mağdur etmezlerdi. Şimdi Çamlıhemşin aracı Ardeşen’e giremiyor, Ardeşen yolcusunu Fırtına köprüsünde bırakıyor. Yolcu başka araçla indi bindi parası ödeyerek çok daha pahalıya mal ediyor.
Pazar’dan kalkan araç da Çamlıhemşin’e giderken Ardeşen’e gidip Ardeşen’de ki Çamlıhemşin yolcusunu alamıyor. Yolcu ya taksi tutarak Fırtına Köprüsü’ne kadar geliyor veya hiç gereği yokken Pazar’a kadar fazladan geçmek zorunda kalıyor. Tabı buda yolcuya büyük zahmet ve maddi külfete mal oluyor. Sadece bu değil tabi, Ardeşen aracı fırtınadan ara yolcu alamıyor, hasta olan yolcusunu Hastaneye bırakamıyor.
Sorunlar sadece bunlardan ibaret olsa öp te başına koy. İlçe ile mahalleleri arasında araçsız yayan yürüyebilene aşk olsun. Hele engellilerimiz için hiçbir önlem alınmamış. Hepimiz potansiyel engelli adayı olduğumuz düşünülmemiş. Karayollarının dereye sıfır noktalarında korkuluk ve bariyerler var. Yaya yolcusunun yürümesine yer bırakılmadı. Buna en iyi örnek; benzin istasyonu ile kaymakamlık arasındaki yol…
İlçeden köy ve mahallelere ara servis araçları olmadığından yolcu taksi tutmak zorunda kalıyor. Normal ücretinin birkaç mislini ödeyerek işine ve evine gidebiliyor.
Kısa mesafe indi bindi ücretleri ilçeler arası ücretin yarısına eşit. Buda eşitsizlik ve haksızlık oluyor.
İlçenin ortasından geçen caddeye ben mecburiyet caddesi diyorum. Alternatif bir caddesi yok. Turizm sezonunda sokakta iki adım atamıyorsun. Zaten ilçe dar… Refüj ve yaya kaldırımları kıt. Birde var olan boşluklara araçların park ettiğini düşün. Geriye bir şey kalmıyor.
Öneriler:
1- En azından ilçe merkezine paralel karşı taraftan bir alternatif yol yapılarak birinden iniş diğerinden çıkış yapılacak şekilde planlanmalı.
2- İlçede köy ve mahallelere günde en azından iki servis aracı konmalı
3- Her üç ilçenin Araç sürücüleri örgütleri ( minibüs ve diğer araçlarla ilgili kooperatifler) ita amirleri başkanlığında bir araya gelerek var olan bu sorunlara çözüm getirmeli. Eskiden olduğu gibi araçların her üç ilçeye uğrayıp yolcu alabilecekleri bir düzenlemeye gidilmeli. Gerekirse Araçlar vardiyalı ve nöbetleşe olarak program yapmalı.
4- İlçenin araç parkı için ilçe dışında bir yer ayarlanmalı ve belediyece ücrete tabi olmalı
5- Yolcularımız ücret ödedikleri yerlere duyarlı olmalı, haklarını aramalı…
Sorunlar hepimizin. Bu sorunların çözümü de hepimize aittir. Herkes durduğu yerden, yeteneği oranınca katkı yapmak zorunda.. Bende size bu sorunları yazımla gösterip farkında olmanızı sağlamak istedim. Amacım hiçbir kimseyi, kurumu yermek ve eleştirmek değildir. Birlikte hep beraber ne yapabiliriz? diye üzerinde düşünmenizi istiyor, en azından düşüncelerinizi yorumlarla katmanızı bekliyorum.
Dünyanın 8. Harikasına eşdeğer olabilecek kadar güzel ilçemizin layık olduğu gibi yaşanılan bir yer olma hakkı vardır.
Köyleri karıstırıyorum. Kürşuva ve Çinciva aynı yer biliyorum. Katkı yaptığın için teşekkür ederim!
Ikinci sofor Ahmet dayi ,Cinciva dan degil Yolkiyi (Kusuve) den di.