An itibarı ile covıd -19 salgını en yüksek bulaşma özelliğine kavuştu. Yoğun bakım servislerinde hastaya yer bulunamıyor, salgına yakalananlar acil servislerde ölüm kuyruğuna girmiş bekliyor. Mutasyona uğramış bir virüsle mi karşı karşıya mıyız? Ya da üçüncü dalga... Her ne tür bir bela ise şakası olmayan, girdiği vücuda hediyesini bırakmadan, uğradığı eve birden çok can almadan çıkmayan, nereden vuracağı belli olmayan bir düşman…
Hariçten uzman ve bilim insanlarının tam kapanma yönündeki önerilerine kimse aldırış etmiyor. Saldım çayıra. Mevla’m kayıra mı demek isteniyor. Bilim kurulunun ne önerdiği belli değil. Bilim kurulu var mıdır belli değil.
Ya aşı karşıtlığına ne demeli? Yeterli sayıda ve zamanında olması gereken aşılardaki aksaklığa ek olarak, sırası gelmiş vatandaşın aşı olması için ikna etme çalışmaları tüm enerjiyi yok ediyor. Nedense bilimsel her gelişmenin karşısında olmuş olanlar tarihin her döneminde var olmuştur. Her bilimsel gelişmenin sonunda otoriteleri sarsılacağından korkulur.
Olumsuz Etkilenenler
Başta sağlık emekçileri...
Ön cephede savaşanlardır. Özel ve aile hayatı askıya alınmış, istifa ve emeklilik hakları zorunlu olarak ertelenmiş, tüm buna rağmen bir can daha kurtarmak için işine odaklanmış ve zaman zaman canları ile bedel ödemiş kahramanlardır. Yüzlerce şehit vermişlerdir.
İkinci sırada eğitimden uzak kalanlar…
EBA ile heba olanlar. Normal eğitim sürecinde aksak giden fırsat eşitliği uzaktan eğitimle daha belirgin hale gelmiş. Ekonomik durumu iyi, teknolojik alt yapısı tam olan çocuklar hedefine ulaşacak, bunun dışındakiler eğitimden uzak kalacak. Nerede bunda fırsat eşitliği?
Kepenkleri kapalı küçük esnaf ve sanatkârlar; salonları açılamayan lokanta, kâffe ve kahvehane işletmecileri, eve ekmek götüremeyenler, siftah yapamayanlar, kazanamayan işletmeler ve buna rağmen vergisini, sigorta primin elektrik, su faturasını ödemeye çalışanlar, tarlasına gübre, hayvanına yem alamayan çiftçiler, işsizler, bunalma düşüp yaşamına son verenler de salgının kurbanlarıdır.
Ve 65 likler…
Dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan “ev hapsı” ne maruz kalanlar. Çoğunluğu emeklidir. Evlerinde kendilerinden daha genç oğlu, gelini ve torunlarıyla beraber aynı ortamda yaşamaktadırlar. 65 lik leri eve hapsedip gençleri dışarı salıvermenin faydası ve mantığını hiç kimse anlamamaktadır. Bunlara yapılan bu uygulamanın amacı; 65 lik leri korumak mı, yoksa diğerlerini 65 likler den korumak mı? 65 likler zaten yaşı gereği ya emeklidir, ya yaşlı ve hastadır. Zaten evden çıkamamaktadır. O hal de bunlardan neden korkulmaktadır?
Tüm dünyada gözükmeyen bir düşmanla, cephesi belli olmayan bir savaşın içindeyiz. Savunma savaşı veriyoruz. Topyekun hepimiz seferberlik halindeyiz. Tek silahımız maske, mesafe, temizlik ve aşı. Aşı olmaktan korkmayalım, olmayanları ikna edelim. Unutmayın ki; virüsün vereceği zarar aşının yan etkisinin ( ki şimdiye dek görülmemiştir) vereceği zarardan çok daha büyüktür.