Mühendislik; mevcut kaynakları kullanarak çok az anlaşılmış veya belirsiz durumlarda en iyi değişikliği sağlama stratejisidir. TDK ya göre ise mühendis, insanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı yol, köprü, bina gibi bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimsedir. Ancak sözlük tanımının dışına çıkmak ve uygulamaya yönelik bir tanım yaparsak; Mühendisler, teknik problemlere ekonomik çözümler geliştirmek için bilim ve matematik prensiplerini uygulayan kişilerdir. Her yıl binlerce mühendis üniversitelerden “Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma namusum üzerine yemin ederim” diyerek mezun olmakta ve iş hayatına atılmaktadır.
Etik ise basit tanımıyla, ahlâki ilkeler sistemidir. İnsanların karar verme ve yaşamlarını yönlendirmelerini etkiler. Etik, birey ve toplum için neyin iyi olduğu ile ilgilenir ve ahlaki felsefe olarak da tanımlanır.
Mühendislik ve mimarlık hizmetleri, gerek tek tek bireylerin, gerekse toplumun günlük yaşamının her noktasını giderek daha çok etkilemekte, bu etki günümüzle sınırlı kalmayıp geleceğimizi ve kaynaklarımızın kullanımını da kapsamaktadır. Bu nedenle de, mühendislerin ve mimarların topluma, yaşadıkları çağa, doğaya karşı sorumlulukları da hizmetlerinin kapsamıyla aynı oranda artmakta, bu toplumsal sorumluluk ülkemizde daha da önemli hale gelmiş bulunmaktadır.
Mühendisliğin davranış kuralları olarak tanımlanabilecek “mühendislik etiği" alanında son yıllarda profesyonel mühendislik kuralları üzerinde odaklanmış geleneksel tutumun ötesine geçilmiş ve mühendisliğin toplumsal etkilerini de içeren daha geniş bir perspektif gündeme gelmiştir.
Batılı ülkelerde, mühendislik meslek odaları tarafından saptanmış etik kuralları 1990’lı yıllardan itibaren üniversite eğitiminde bir ders olarak yer alırken, ülkemizde de bazı yüksek okul ve üniversiteler müfredat programlarında mühendislik etiği konularına yer vermeye başlamışlardır.
Mühendisliğin karar alma süreçlerinin içerdiği ve genellikle birbiriyle çatışan sonuçlar ve işlerin getirdiği sorunlar üzerinde akıl yürütme ve sonuca varmada yazılı mesleki davranış ilkeleri/etik kuralların yol gösterici bir görevi de yerine getirdiği bir gerçekliktir.
Mühendislik Etiği Kuralları gereğince; Mühendis, müşteri gereksinim ve beklentilerini en uygun şekilde karşılayacak ürün ve hizmetleri, en kaliteli, en ucuz ve en kısa zamanda üretmeyi ve sunmayı hedefler. Söz konusu ürünün tasarım, üretim, kullanım ve elden çıkarma aşamaları süresince güvenli olması ve çevreye zarar vermemesi önemle üzerinde durulması gereken konulardır. Ayrıca; Mühendisler kaynakların etkin ve verimli kullanımının yanısıra, sürdürebilirlik sorunları, sosyal ve kültürel boyutları üzerinde de dururlar.
Mühendislik Etiği İlkeleri şöyle sıralanabilir:
•Mühendisler, mesleki görevlerini yerine getirirken, toplumun güvenliğini, sağlığını ve refahını en önde tutacaklardır.
• Mühendisler, sadece kendi uzmanlık alanlarındaki hizmetleri vermelidirler.
• Mühendisler, yalnızca objektif ve gerçek resmi raporlar yayınlayacaklardır.
• Mühendisler, mesleki konularda, her işveren veya müşteri için güvenilir vekil olarak davranacaklar ve çıkar çatışmalarından kaçınacaklardır.
•Mühendisler, hizmetlerinin geçerliliği konusunda mesleki itibarlarını koruyacak ve diğerleriyle haksız rekabete girmeyeceklerdir.
•Mühendisler, mesleki doğruluğunu, onurunu ve değerini yüceltmek ve geliştirmek için çalışacaklardır.
•Mühendisler, mesleki gelişmelerini kendi kariyerleriyle devam ettirecekler ve kendi kontrolleri altındaki mühendislerin mesleki gelişmeleri için olanak sağlayacaklardır (Etik kodları:America Institute of Chemical Engineers ABD).
Günümüzde bazı durumlarda mühendislik etiği kuralları hiçe sayılıp; yönetim ve iş veren baskısı, bilgi ve tecrübe eksikliği gibi nedenlerle işler doğru düzgün yürütülemeyip, milli kaynaklar boşa harcanabilmektedir. Aslında çözüm, temel eğitimden geçmektedir. Bireyler ilköğretim çağından başlayarak, aile içerisinde de toplumsal etik kurallarına göre yetiştirilirse, alacakları mesleki eğitimlerle beraber topluma ve çevreye faydalı işlere imza atacakları aşikârdır.
Dünyada son yıllarda, mühendislik meslek kuruluşlarının etik kurallarının, mühendislik mesleğinin uygulaması üzerindeki olumlu etkisi giderek artarak daha bir önemli hale gelmiştir.
Güzel günler dileğiyle.