Bir bebek ağlaması duyuldu. Dünyaya gözünü yeni açmış olmanın şaşkınlığıyla, çığlık çığlığa. O ağlarken orada bulunan herkes canı gönülden gülümsüyordu, yaşamın bu sesle başladığının bilincinde. Bin bebek ağlaması duyuldu, diğer yurtlarda. Saçları, gözleri, tenleri renk renk. Yumuk yumuk bakıyorlardı etrafa. Can geldi, canlar geldi ve canlanıverdi koca dünya. Umut doğdu, büyüdü onlarla birlikte.
Bir damla yağmur düştü, gökyüzünden yumuşacık. Onu bekleyen toprağa kavuştu özlemle. Bin damla yağmur düştü; kavrulmuş topraklara. Birbirini hasretle bekleyen iki sevgili gibiydiler. Bereket oldu kurumuş, çatlamış, can bekleyen dudaklara.
Bir çiçek açtı, çiğleri yeni eriten bir sabahın güneşinde. Bir hayat başladı tomurcuktan çıkarak. Bin çiçek açtı başka dağlarda, bayırlarda. Ortalık çığşırım çiçeğe kesti. Her yeri ama her yeri çiçekler kapladı. Âlem bir çiçek tarlasına döndü. Renk renk, çeşit çeşit. Atmosferi bir koku kapladı. Zevkten insanı bayıltırcasına.
Bir horoz öttü, tanyeri ağarmadan. İnce, uzun, nefesi kesilircesine. Lambalar yandı, tek katlı köy evlerinin küçük pencerelerinde. Bin horoz öttü, uzak diyarlarda. Kurulmak için, saat ya da telefon alarmı henüz icat edilmemiş de bu sesi beklermişçesine ayaklandı insanoğlu. Tarlaya, bağa, bahçeye yöneldi. Köy uyandı, köyler uyandı, köylüler uyandı. İşe koyulmak için yollara düştü.
Bir damla mürekkep süzüldü, beyaz bembeyaz kağıdın üzerine. Özenle şekil aldı, harfe dönüştü. Bin damla mürekkep düştü top top kağıtların üzerine. Önce harfler, arkasından kelimeler meydana geldi. Emir almışçasına dizildiler satırlara, cümleleri oluşturmak için. Derdini anlattılar, dertlilerin. Aşıkların aşkını anlattılar. Özlemlerini, hasretlerini anlattılar diğer insanlara. Mürekkep düşünceye, kelimelere, kitaplara dönüştü.
Bir rüzgâr esti, seher vakti. Yürekleri ısıtan, huzur dolduran, yüz güldüren. Bin rüzgâr esti insanoğlunun üzerine doğru. Sevgi getirdi. Büyüdü, büyüdü, büyüdü… Sevgiyle konuşulur, sevgiyle bakılır, sevgiyle paylaşılır oldu her yerde. İnsanlığı ve bütün canlıları, doğayı sardı, sarmaladı; içine aldı. Evreni kapladı.