Kurban İbraniceden Arapçaya geçen bir sözcüktür. “Allah’a yaklaştıran veya kendisi ile Allah’ a yaklaşılan şey” demektir. Allah’ a yaklaşmak için araç olarak kabul ettiği tüm değerleri kapsar. Tüm ibadetlerin ortak adıdır. Bir diğer deyişle, kurban; teslimiyetin özüdür.
Onun için “kurban kesmek” deyimi yanlıştır. Onun yerine “ kurbanlık hayvan kesmek” veya “ kurban için hayvan kesmek” söylemi daha doğru olur.
Kurban yanı Tanrı’ya bir şeyler sunma, insanlık tarihi kadar eski bir gelenektir. Eski ahitlerde kurban; Tanrıların yemesi, insanların Tanrısal âlemle kaynaşması, Tanrının gazabının ( deprem, sel, afet, hastalık, savaş ve diğer öfkeler) yatıştırması, günahlara kefaret olması için yapılan bir ritüeldi. Yine eski ahit inanışına göre; “Kan hayat demekti. Akmalıdır. Kurbanı değerli kılan kandır; et veya deri değil. Kan Allah’a etler din damlarına sunulmalıdır” Daha değerli kan, daha değerli et sunmak için o dönemde insan kurban etme aşamasına gelinmiştir. İnsan kurban etmenin bir sebebi de insan eti yemenin, kutsal güçlerle kucaklaştırıcı bir unsur olduğuna inanılmasıydı. Sanılmıştı ki, insan etinde doğaüstü ilahı unsurlar vardır ve bu unsurların, yaşayan bir bedene katılması, insan eti yemekle mümkün olabilir.
Yahudiler, büyük doğal afetler sırasında Tanrısal cezayı kaldırmak veya hafifletmek için kabile veya kentin en güzel kızlarını nehirlere atmak, çocuklarını ateşten geçirmek suretiyle kurban ederlerdi. Hz. Musa bu geleneksel uygulamalara karşı hayli mücadele vermiştir. Hz. İbrahim çocuğunun başını kesmekten son anda vazgeçmiştir. Hıristiyanlarda Hz. İsa’nın çarmıha geçirilmesi onlara göre insanlığın kurtuluşu adına bir kurban inancıydı.
Semitik dinler ( İslamiyet, Yahudilik, Hıristiyanlık) de kurban; her şeyin Tanrı’ya ait olduğunu dinsel bir törenle açık ve somut bir şekilde ifadeye konuluşudur.
İslam’da kurban:
Kurbanlık hayvan kesmek, geleneksel fıkha göre sünnet veya vacip bir ibadettir. Mezheplerin ortak kararı da kurbanın farz olmadığı yönündedir. Ne yazık ki halk arasına bu gerçek göz ardı ediliyor ve kurban kesmek bir tür farz ibadet olarak algılanıyor. Çünkü bu din sömürücülerinin işine geliyor. Onlar için en önemli gelir kaynağı kurban etini yeme, derisini toplamadır. Kısacası, kurban kesmenin esas amacı “yoksulun et yemesi” unutulmuş, “ hayvan boğazlama ve deri kapma savaşı” haline gelmiştir. Üstelik bunu yoksulun adını paravan olarak kullanarak...
Kuran verilerini esas alırsak kurban kesmek bağımsız bir ibadet değil. Esas ibadet infak (paylaşım, yoksula yardım) dır.
Hac süresi 36-37. Ayetlerde “Kurbanlık hayvanların etleri de kanları da Allah’a asla ulaşmaz. Allah’a sizin takvanız ulaşır.”
” ibadetin özü sadakadır. Kurban yerine yoksul bir ailenin on günlük mutfak masrafı karşılanabilir. Kooperatife üye olur gibi para toplanarak büyük bir baş hayvan alıp kesmenin ibadetle bir alakası yoktur. Kurban bayramı kavurma şenliği değildir.” Prof. H . HATEMİ
“ Yoksulun korunması, ona et vermek yerine başka bir şey vermekle daha iyi sağlanacaksa, o şeyi, kurbanlık hayvan kesmeye yeğlemek gerekir. Örneğin, ameliyat parası bulamayan veya elektrik, su borcunu ödeyemeyen bir yoksula kurban eti yerine o etin tutarı kadar parayı vermek Kuran’ın ruhuna ve isteklerine daha uygun bir ‘kurban’ (Allah’a yaklaşma aracı ) olacaktır.
Kısacası, kurban bayramı, yoksulun, imkân sahiplerinin varlıklılardan pay aldığı bir bayramdır, hayvan kesme bayramı değildir.” Y.N.Öztürk
Kaynak: Kuranın Temel Kavramları