Sanat eğitimi insanların özgürleşmesi, doğaya hakim olabilmesi, bireylerin ruhsal gereksinimlerinin doyurulması, dengeli, çağdaş, duyarlı bir toplum yaratılması çabası için olmalıdır.. Sanat eğitimi, genel düzeyleri nasıl olursa olsun tüm toplum ve ülkeler için kaçınılmaz bir gereksinimdir. Sanayileşen, kentleşen dünyamızda bireylerin insani yeteneklerini giderek kaybetmesi ve bunların kökeninde makineleşmenin yarattığı tekdüze hızlı yaşamın egemen oluşu, kişilerin rahatlama olanaklarını kısıtlayabilmektedir.. Bu durum onların hayatlarında bir kopmaya, dengesizliğe ve yabancılaşmaya neden olabilmektedir.
Dengeli ve sağlıklı bir toplumun en önemli koşullarından birisi "sanat eğitimidir Kişinin öznel iç görüsü, imgeleri, düşünceleri ve duyuları sanat ile görselleşir.En kısa tanımıyla sanat duyguların farklı enstrümanlar kullanılarak görünür hale gelmesidir. Bu çok öznel olan durumun dışa dönüşmesi, somutlaşması ve başkalarına anlatması insan için önemli bir gereksinmedir. Sanat eğitimi; kişiye estetik yargı yapabilme konusunda yardımcı olmayı amaçlarken, yeni biçimleri hissedip, eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimlerde yönlendirmeyi öğretir. Demek ki sanat eğitimi, sanatçı yetiştirmeye değil; yetiştirmek durumunda olduğu her kişiyi yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.Sanat eğitimi toplumsal ve kültürel yaşamda kendine güvenen katılımcı, sorumluluk sahibi, üretken kişiliklerin oluşumuna katkı sağlar.
Sanatta neyin, nasıl, hangi biçimde öğretileceği çok önemlidir ve bu öğretim çok daha kapsamlı olmak durumundadır. Çünkü sorun yalnız "öğretmek" değildir. Bu nedenle kullanılan yöntemler de farklı olabilmektedir. Günümüzün çağdaş sanat eğitimi ve öğretiminde çocuğu; yaratıcı düşünceye, analiz yapmaya, bir kavram elde etmeye, buluş yapmaya ve bulduğunu değerlendirmeye götürmek esas amaç olmalıdır. Bu nedenle sanat tarihi, estetik, eleştiri ve uygulama alanlarının birleştirilerek bir sanat disiplini oluşturmak gerekir. Çocuğu gelişim evreleri içinde tanımak; kendi doğal evresi içinde dünyayı nasıl algıladığını bilmek ve ona göre bir yol izlemek sanat eğitiminin bir parçasıdır.
Eğitim süreçlerini daha etkin kılabilecek bir güce sahip olan sanat eğitimi; kişilik oluşumuna, bireyin çok yönlü gelişmesine insanın duyusal, duygusal, sezgisel yanına yönelik yeni, sentezler yaratmasına, kendini geliştirebilmesine katkıda bulunur. Bu nedenle çağdaş insanın yaşamında sanat eğitimi, sanat yoluyla eğitim insanlığın ulaştığı en belirgin bir anlatım tarzı olarak önem kazanmaktadır.
Eğitim yaşam içinde bir süreçtir. Eğitim sistemimizde sanat eğitimi yeterince anlaşılamamıştır. Sanat yoluyla eğitim üzerinde durulmamış, düşünülmemiştir. Oysa tüm derslerde sanat yolu ile eğitimi müfredat programlarına yerleştirmek gerekmektedir. Resim, müzik, karıkatür, şiir, tiyatro vb. sanat dallarında bütün derslerden yararlanılarak yapılacak bir eğitim; öğrencinin yaratıcılığını, duyarlılığını, öğrenme isteğini, yardımlaşmasını, görsel zenginliğinin artmasını, estetik anlayışını geliştirecektir. Çok yönlü düşünebilen insan, hoş görülü ve demokrat davranabilen insan olacaktır.
Yaşam var oldukça umut hep var olacaktır...