Bu sabah servis yolundaki arkadaşım beyaz kuyruğu kıvrık bir köpek. Avcı köpeği değil süs köpeği. Neden süs köpeği derler ki aksesuar gibi süs için mi saklanır, hayatı süslemek için, öylemi olmalı, yoksa sevdiği için mi beslemeli.
Önümden giden bir bey, elinde bir banka ekstresi, yüzü asık. Sabah sabah moralı bozulmuş. Kılık kıyafetinden belli sıradan orta halı bir memur. Nasıl bozulmasın ki bugün ayın yirmi ikisi, aldığı maaş çoktan bitmiş, borçlara yeni borçlar katılmıştır bile.
Biliyorum ki birçok kişi için bu hep aynıdır. Maaş alınmadan fazlasıyla harcanmıştır. Maaş alınır ve o gün dağıtılıp bir sonraki ayda ödemek üzere borç yenmeye başlanır.
Ne güzeldi eskiden, mektuplar gelirdi, tebrik kartları gelirdi bayramlarda veya gidilen gezilen yerlerden, o yerlere özgü kartlar. Sevinirdi insan bir kare fotoğraf veya birkaç satır yazı alır götürürdü özlemlere.
Toplum olarak zaten okuma yazma alışkanlığımız yok. Zorunlu okur, yazarlıktı bizimkisi.
Ama yine de güzeldi. İnsanlar içlerini döker, umutlarını, özlemlerini, aşklarını, hasretlerini yazardı satır satır, sayfa sayfa.
Uçları yakılırdı mektupların hasret yangınını anlatmak için. Kalıcıydı, tekrar tekrar okunurdu yastık altından çıkarılıp, yada sevgilinin koynundan. Özenle yazılırdı her bir kelime,yıllar sonrasına tanıklık edecek….
Şimdi telefonlar var. Mesaj çekilir çoğu kez. Kısacık, kelimeler yeniden şekillenmiş, sesli harflerden yoksun, daha kısa olsun diye. m.s.n den görüşülür kısacık sözcüklerle,bazen tek bir sembol,gülen yüz v.s … Sanal dünyanın sanal sevgileri doğmuş. Kalıcı değil, uçup gidiyor sözler, mesajlar. Bundandır beklide kaybolan umutlar, sevgiler, aşklar. Unutuveriyoruz hemencecik.
Değişken duygular oluşmuş hepimizde. Yarım kalan sözler, bitirilmemiş cümleler, kısacık anlara sığdırılmak istenenler.
Oysa benim daha çok söyleyeceklerim, duymak istediklerim vardı. Yarım duygu, yarım insan olmuşuz.
Mektup yazarken yoktu endişemiz, kalemden, kâğıttan yana. En süslüsü alınırdı zarfların. Şimdi maddiyat oldu dünya. Sevgiye de girdi, Aşka da, Biter diye kontörler, kısacık oldu sevgiler.
Bir zamanlar özlemle sevgililerden haber getiren postacıların yolları gözlenirdi. Aileden biri idi onlar. Adlarına şarkılar yazılmıştı. Bak postacı geliyor selam veriyor, herkes ona bakıyor merak ediyor…..diye. okulda öğrenmiş söyler dururduk.
Ya şimdi, kimse görmek istemez postacıyı. Neden postacı mı değişen, taşıdıkları mı? Kimseye gelmiyor sevgiliden, gurbetten, sıladan, özlem dolu, hasret dolu, sevgi dolu mektuplar. Bayram kartları değil, gezilerden kareler değil gelenler. Gelen sadece faturalar, banka ekstreleri olunca, artık söylemiyor postacı şarkısını insanlar. Bilmiyor genç kuşak böyle güzel bir şarkının olduğunu.
Unuttuk birçok güzel şey gibi,
Ekledik,unuttuklarımıza, sevgiyi, hasreti, özlemi, umudu taşıyan postacıları.
Önümden giden bir bey, elinde bir banka ekstresi, yüzü asık. Sabah sabah moralı bozulmuş. Kılık kıyafetinden belli sıradan orta halı bir memur. Nasıl bozulmasın ki bugün ayın yirmi ikisi, aldığı maaş çoktan bitmiş, borçlara yeni borçlar katılmıştır bile.
Biliyorum ki birçok kişi için bu hep aynıdır. Maaş alınmadan fazlasıyla harcanmıştır. Maaş alınır ve o gün dağıtılıp bir sonraki ayda ödemek üzere borç yenmeye başlanır.
Ne güzeldi eskiden, mektuplar gelirdi, tebrik kartları gelirdi bayramlarda veya gidilen gezilen yerlerden, o yerlere özgü kartlar. Sevinirdi insan bir kare fotoğraf veya birkaç satır yazı alır götürürdü özlemlere.
Toplum olarak zaten okuma yazma alışkanlığımız yok. Zorunlu okur, yazarlıktı bizimkisi.
Ama yine de güzeldi. İnsanlar içlerini döker, umutlarını, özlemlerini, aşklarını, hasretlerini yazardı satır satır, sayfa sayfa.
Uçları yakılırdı mektupların hasret yangınını anlatmak için. Kalıcıydı, tekrar tekrar okunurdu yastık altından çıkarılıp, yada sevgilinin koynundan. Özenle yazılırdı her bir kelime,yıllar sonrasına tanıklık edecek….
Şimdi telefonlar var. Mesaj çekilir çoğu kez. Kısacık, kelimeler yeniden şekillenmiş, sesli harflerden yoksun, daha kısa olsun diye. m.s.n den görüşülür kısacık sözcüklerle,bazen tek bir sembol,gülen yüz v.s … Sanal dünyanın sanal sevgileri doğmuş. Kalıcı değil, uçup gidiyor sözler, mesajlar. Bundandır beklide kaybolan umutlar, sevgiler, aşklar. Unutuveriyoruz hemencecik.
Değişken duygular oluşmuş hepimizde. Yarım kalan sözler, bitirilmemiş cümleler, kısacık anlara sığdırılmak istenenler.
Oysa benim daha çok söyleyeceklerim, duymak istediklerim vardı. Yarım duygu, yarım insan olmuşuz.
Mektup yazarken yoktu endişemiz, kalemden, kâğıttan yana. En süslüsü alınırdı zarfların. Şimdi maddiyat oldu dünya. Sevgiye de girdi, Aşka da, Biter diye kontörler, kısacık oldu sevgiler.
Bir zamanlar özlemle sevgililerden haber getiren postacıların yolları gözlenirdi. Aileden biri idi onlar. Adlarına şarkılar yazılmıştı. Bak postacı geliyor selam veriyor, herkes ona bakıyor merak ediyor…..diye. okulda öğrenmiş söyler dururduk.
Ya şimdi, kimse görmek istemez postacıyı. Neden postacı mı değişen, taşıdıkları mı? Kimseye gelmiyor sevgiliden, gurbetten, sıladan, özlem dolu, hasret dolu, sevgi dolu mektuplar. Bayram kartları değil, gezilerden kareler değil gelenler. Gelen sadece faturalar, banka ekstreleri olunca, artık söylemiyor postacı şarkısını insanlar. Bilmiyor genç kuşak böyle güzel bir şarkının olduğunu.
Unuttuk birçok güzel şey gibi,
Ekledik,unuttuklarımıza, sevgiyi, hasreti, özlemi, umudu taşıyan postacıları.