Yerel seçimlere gelinmeden yaptığı başarılı piar çalışması ile rüzgarı arkasına alan Neşet Çakır önce ön seçim ardından belediye başkanlığı seçimini büyük bir farkla aldı. Bu farkta hiç kuşkusuz kendi çabasının büyük payı var.
Bunun yanında uzun AKP iktidarlarının sonlarına doğru kronikleşen ekonomik sorunlar da halkın artık iktidara sırtını dönmeye başladığı bir döneme denk gelmesi farkın yükselmesinde payı olduğunu söyleyebiliriz.
Yaşanan sonucun en dramatik yanı CHP ve AKP’nin adaylarının ikisinin de geçmişte aynı siyasi partide siyaset yapan kişiler olması. ANAP kökenli iki aday iki farklı partiden aday oluyor ve biri diğerini adeta eziyor.
CHP geleneğinden bir aday ile seçime girilse durum ne olurdu diye merak edenler olduğunu tahmin ediyorum. Bana göre fark bu kadar yüksek olmasa da yine CHP adayı bu seçimi alacaktı. Neşet Çakırın başarısı sadece belediye başkanlığını almak değil CHP üyelerini de etkilemeyi başarması bence onun en büyük başarısı olarak görülmesi gereken bir durumdur.
Konuyu daha detaylı açıklayabilmek için yaptığım çalışmayı buradan aktarmaya çalışacağım.
Mahallelerde üç farklı alanda yapılan seçimlerin sonucunu aşağıdaki gibidir. Bu alanda oy geçişkenliğini daha iyi anlatabilmek için en çok oy alan üç partiyi baz aldım. Dikkat ederseniz AKP ve MHP’nin meclis organlarında aldığı oylar birbirine çok yakın ama CHP de 350 oy farkı var.
CHP AKP MHP
Bld.Bşklğ. 4902 3365 1036
Bld. Mc. Üylğ. 4473 3138 1512
İL Gnl. Mc. Üylğ. 4120 3143 1553
Üstteki tablodan da anlaşılacağı üzere Cumhuriyet Halk Partisi bütün birimlerde seçimi önde bitirdi. Bu sonuç aday farklı olsa da seçimi Cumhuriyet Halk Partisi’nin göğüsleyeceğini gösteriyor.
Bu tablonun oluşmasında sadece aday değil seçmenin AKP ye bir ders verme tercihinin olduğunu söylememiz yanlış olmaz.
Peki bu başarıda ilçe örgütünün rolü ne?
Bu sorunun yanıtını bulabilmek için İl Genel Meclis seçimlerinin sonucuna bakalım. Bu tabloya Memleket Partisinden aday olan bir önceki CHP ilçe yönetiminde görev alan Ali Şimşek’in aldığı oyu da ekliyorum. Ali Şimşek’in adaylığının önüne geçilebilirdi yapılmadı.
CHP AKP MHP MP
6894 7038 3320 154
Örgütün gücünü tam olarak yansıtacak seçim, il genel meclisi seçimi olduğunu hepimiz kabul ederiz. Oradaki sonuçlar başarıyı daha net ortaya koyar.
Belediye organlarında elde edilen başarıyı il genel meclis seçimlerinde göremiyoruz. 2004 yılı itibariyle her seçimde 1 üyeyi rahatlıkla seçiyorduk. Geçmiş seçimlere göre oy sayısında artış olmasına rağmen az bir fark ile de olsa ikinci meclis üyesini gönderemedik. İşte bu sonuç aday belirlenmesinde yapılan yanlışların sonucu olduğunu biraz dikkatli incelediğimizde rahatlıkla görebiliyoruz.
Yanlışlar diyorum yanı tek bir yanlış yok. Öncelikle aday belirleme yöntemi yanlıştı. İkinci yanlış yapılan mülakata tüm aday adayları bir birlerini dinleyebilecekleri şekilde alınmış ve orada konuşulanlar dışarıya sızdı. Üçüncü ve en dramatik olanı aday adaylarından birine bizzat ilçe başkanı tarafından dosya verilmesi istenmiş ve ilçe başkanı tarafsız görünme mantığı ile oylamada çekimser kalması. Çekimser kalacaksan adamdan dosya vermesini ne diye istiyorsun?
Üstte de belirttiğim gibi ill genel meclis aday belirlenmesinde süreç yanlış yürütüldü. Öncelikle ilçe başkanı tarafından dosya verilmesi istenen O. Nuri Hasçelik davet edilip aday sıralamasında ikinciliğe alınmasını hazmedemediği için tepki vererek adaylıktan çekildi. En önemlisi aday belirleme mülakatında 1. sıraya yerleştirilen Ayhan Telatar ilk konuşmadığı halde diğer adaylar konuştuktan sonra söz isteyerek ‘’Ben komünistim her zaman komünist kalacağım’’ şeklindeki ifadeleri duyulduğunda CHP tabanında rahatsızlık yarattı.
Bu ifade bana da çok itici geldi. İl başkanı Saltuk Deniz’in önünde yapılan bu söze Deniz'den bir tepki gelmemesini sayın Deniz’in basiretsizliği olarak görüyorum. Deniz’in yerinde ben olsam;
-Komünistlik ne alaka komünist partisine delege seçmiyoruz İl Genel Meclis adayı belirliyoruz.
Diyerek aday adayını veto ederdim. Yapamadı, ilçe başkanı O. Nuri Hasçelik’ e verdiği sözünün arkasında duramadı ve parti tabanında da oluşan tepki sonucu belediye organlarında görülen başarı bu seçimde görülemedi. Oy sayısının artması seçilen üye sayısını değiştirmedikten sonra hiçbir şey ifade etmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi her dönem zaten bir üyeyi seçtirmeyi başarıyordu.
Söz konusu aday önseçim ile belirlenmiş olsa çıkacak adaya hiç kimsenin itirazı olmayacak ve ikinci üyeyi çok rahatlıkla alacaktık. Bu sözlerimi içi boş muhalif duruşum ile yazmıyorum. 31 mart seçimlerini sandık bazlı teker teker inceledim. Özellikle mahalle sandıklarında belediye meclis seçiminde aldığı oyu il genel meclis seçiminde alamaması yüzünden köylerden gelen AKP oyları ile, AKP’nin az bir fark ile öne geçmesine yol açtı.
Aslında benim anlatmak istediğim konu idare etmek ile yönetmek arasındaki fark olduğunu anlayacağınızı umuyorum.

Yukarıdaki yazıda, seçim sonrası analizi mi, yoksa en iyisini ben bilirim durumunu mu anlatmak istediğini anlayamadım. Aday belirleme konuşmasında kimin ne söylediğini kendine göre değerlendirme, köşe yazısı yazan birinin gayri ciddi bir üslupla kaleme alması başka bir siyasi cahillik olarak değerlendiriyorum. Herkesin söylediği kendini bağlar ve karar mercii yazıyı yazan değildir bence.
Ortaya pasta gelince masada kendine yer bulamayan/falan filanların okuma yazma becerilerini gösterme çabasını alkışlıyoruz :)
Ateş çemberi içinde kendi kendini sokarak zehirleyen bir akrep görüyorum. Ama bu akrebin yandaşlarının da aynı harakiriyi yapmasını temenni ediyorum
Bu tartışma, part içi geçmişn değerlendirilmesi ve tartışmasıdır.. Aslında, M. Telatar, arkadaşım parti çerisinden biri olarak, part içi tartışmaların kamuoyu önünde aleni yapılmasını etik bulmadım.. Yazının, başı ile sonu farklı konuları içermektedir. Yazının sonu biraz şahsileştirilmiştir diye düşünüyorum..