Cumhuriyetimizin 96, yıl kutlamalarını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik. Bu yazımla tüm okurlarımın bayramını yeniden kutluyorum.
Kurtuluş savaşının zaferle sonuçlanmasının ardından ilan edilen cumhuriyet ve cumhuriyetin ilanına gelinceye kadar yaşanan süreçte önemli günlerinin milli bayram olarak kutlanması ulusal bilincimizi canlı tutmayı sağlayan etkinliklerdir.
Kurtuluş savaşının ardından gelişen yönetim yapısı, önceki yönetim modelinden köşe başlarını tutan kesimin cumhuriyete ve cumhuriyetin ilanı ile hayatımıza giren yeni yaşam kurallarına pek sıcak bakmadığını biliyoruz. Bu gün iktidara sahip olanların kökleri cumhuriyet devrimlerine sıcak bakmayan bu kesime dayanıyor. Hayatımıza giren devrimleri hala içine sindiremeyen önemli bir kesim var.
İktidara sahip olanlar 90 lı yıllardan itibaren cumhuriyet devrimlerine karşı özellikle Atatürk devimlerinin belkemiği olan laikliğe karşı, sistemli bir şekilde saldırmaya laikliği toplum gözünde küçük düşürmeye neredeyse her kötü gidişin baş sebebi olarak gösterme gayreti içerisinde olduklarını o yaşadığımız günlerden hatırlıyorum.
Her milli bayramlarda Atatürk’ün anıtları önünde saygı duruşunda bulunulmasından rahatsızlıklarını dile getirdiklerini dün gibi hatırlıyorum. Geçen zaman içerisinde ülkemizin yönetiminde bulunanların yanlış uygulamaları ülkeyi krizden krize sokmaları sonucunda bu günkü yönetim ekibinin ülke yönetimine gelmesine yol açtı.
Son yıllarda kutlamaları halkın bulunduğu ortamlardan uzaklaştırmaya gayet ettiklerini görüyoruz. Kutlamalar halkın yoğun olarak bulunduğu alanlar yerine salon toplantılarına hapsetmeye başladılar.
O yetmedi Atatürk’ün manevi huzurunda yapılan saygı duruşlarında sadece illerde vali, ilçelerde kaymakam, garnizon komutanlıkları ve belediye başkanlarının dışında hiçbir siyasi parti, kurum ve sivil toplum örgütlerinin çelenk koymasına izin vermediler. Bu şekilde bağımsız kurumların zaman içerisinde ilgisiz kalacaklarını giderek sadece resmi zevatın kutlayacağı bir durum haline getirmeyi amaçladıklarını düşünüyorum.
Vali’ler kaymakamlar bulundukları mahallerde siyasi parti ve derneklerin amirleri değil onları temsil etmezler. Siyası parti ve derneklerin anma ve kutlamalarda çelenk koymalarının engellenmesinin hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
Bu yazıyı hazırlarken Atatürk’ün 81, ölüm yıldönümünün anılması etkinliği kapsamında Bursa da Atatürk koşusu düzenlenmesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından engellendiğini öğretmen ve öğrencilerin bu koşuya katılmasının yasaklandığı haberlerini okuduk.
Ben bu kararı alan kişinin zayıflığına üzüldüm ve ona acıdım aslında. Yıllar önce ölen kurtuluş savaşı kahramanı cumhuriyetimizin kurucusu ile kavga ediyor. Ne yapılırsa yapılsın hiç kimse onu yenemez. O kazandığı zafer ardından kurduğu cumhuriyet ve devrimleri ile tarihimize adını altın harflerle yazdırmayı başarmıştır, çabaları boşuna.
Onlar yıllar önce ebediyete göçen ulu önderimizle kavga ederken işlerin hiç de planladıkları gibi gitmediğine tanık oluyoruz. Cumhuriyet devrimlerine karşı yapılan bu sinsi saldırıları fark eden halk kutlamaları resmi zevatın inisiyatifine bırakmadan kendi sahiplenmeye başladı artık. O nedenle her milli bayramlarda alanlar kırmızı beyaz gelincik tarlalarına bürünüyor.
Cumhuriyeti ve devrimlerini halkımız benimsemiş ve sahiplenmiştir. Birkaç tarih bilgisinden yoksun kesim dışında hiç kimsenin cumhuriyet sistemi ile bir sorunu yok. Dönemsel olarak gelişen olaylara bakarak karşı devrim hayaline kapılan varsa yaşayacağı hayal kırıklığını hep birlikte göreceğiz.
Yazımı bitirirken ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü saygı ve minnetle anıyorum.
Şu algı dedığımız unsur sadece etıtımı az ve ekonomosı gelışemeten tomlularda çok olur çözum en ıcedı şekılde layık sosıyal hukuk devletınden geçer bunuda sol tarafımız yapar ancak örgüt yapısının devrım nıtelığınden Yapılanmaktan geçer