Çaylarımı toplatmak için işçilerle anlaştım. Sabah erkenden kalkıp işçileri tarlaya götürdüm. Tarlamı gösterdim, tekrar geleceğim saati söyledikten sonra eve döndüm. İşçilerin ne kadar çay toplayabileceklerini, toplanan çayın ne kadarını ÇAYKUR’a, ne kadarını özel sektöre satabileceğimi hesaplayarak beklemeye başladım.
Yaş çay fiyatı Tarım Bakanı tarafından yıllık enflasyon gerçekleşmesi hesabına göre kabul edilebilir bir artışla % 25 oranında açıklandı. Bölgemizde genel olarak normal karşılandı. Zaten çok yüksek bir fiyat açıklanmasını kimse beklemiyordu. İş yerimi açtım her zaman ki gibi günün ilk saatlerini esnaf arkadaşlarla gündem konularını tartışıyorduk ki telefonuma bölgemizin en büyük çay şirketinden bir mesaj geldi. Yeni yılın çay alım ve fiyat politikasını açıklıyordu. ‘’Gelen mesajda 2020 Mayıs ödemeli devlet fiyatından, 2,5 TL’den, 2020 Ocak ödemeli şeklinde çay alımı yapılacağı duyurulmuş oldu. Takip eden günlerde özel sektör peşin alımlarda fiyatı 2 TL düzeyine kadar çekti. Bu durum ciddi bir gelir kaybı demektir.
Başlangıç itibariyle bu yıl zor bir sezon geçireceğimizin ipucunu gösteriyor. Her yıl özel kurumlar ve ÇAYKUR arasında çay alım fiyatında bir fark olurdu, ancak en azından özel firmalar ilk hafta kaliteli yaş çay alabilmek için açılış fiyatını ÇAYKUR’un belirlediği fiyattan açar yoğunluk başladığında fiyatı düşürürdü.
Çay sadece bir tarımsal ürün değil aynı zamanda endüstriyel bir ham maddedir. O ham maddenin ana tedarikçisi tarlaların sahibi olan üreticidir. Çay üretimine başlandığı ilk yıllarda ilimizin ana geçim kaynağı olduğu halde, yarattığı ekonomik hareketlilikle bölgemizde daha farklı iş olanaklarının doğmasına kaynaklık etmiştir. Bu itibarla refah düzeyini yükseltirken zaman içerisinde üretim alanlarının bölünmesiyle temel gelir kaynağı olmaktan uzaklaştırıldı.
İzlenen ÇAY alım politikası herkese zarar veriyor. Üretici ürününü daha ucuza satıyor. Düşük fiyattan satmak istemeyen üretici, ÇAYKUR’un uyguladığı kotayı doldurabilmek için bekleme yoluna gidiyor. Doğal olarak ürün kartlaşıyor İşleme sırasında daha fazla çöp üretiyor dolayısıyla ÇAYKUR zarar ediyor. Aynı zamanda tüketici de zarar ediyor aldığı üründe istediği kaliteyi bulamıyor.
Tüm bu işlemler sırasında özel sektör, düşük alım politikası ile oluşan zararı çay üreticisinin sırtına yüklüyor. Karar merciinde olanlar da buna göz yumuyor, ya da sessiz kalarak bir anlamda teşvik ediyor.
Sabit fiyat politikası izlenmiş olsa üretici toplanma durumuna gelen çayını zamanında toplayacak. Yukarıda sıralamaya çalıştığım olumsuzluklar yaşanmayacak.
Tüm bunlar yaşanırken ( birçoğunuz yöresel haberlerde görmüş olmalısınız) çeşitli kamu kuruluşlarının verdiği yemekte boy gösteren STK temsilcileri, meslek odalarının başkanları, kamu yöneticilerinin üzerinde baskı kurarak bu zararın önlenmesi adına ciddi hiçbir girişimlerini göremedim. Bu zarar hepimizin zararı bölge insanı zarar ederken bundan kendilerinin etkilenmeyeceklerini düşünüyor olabilirler. Çay Rize’nin gelirinin temel taşıdır. Bu taşı çekerseniz geriye hiçbir kalmaz.
Hiç kimse bu günkü durumuna bakarak aldanmasın. Sorumluluk sahibi herkes kalıcı çözüm üretme konusunda tüm birimler le işbirliğine gitmelidir. Bir sonraki yazımda yaşananları rakamlar la değerlendirmeye çalışacağım.
yazdıkların muamma değil herkes biliyor bize bilmediğimiz birşeyi sorunun nasıl çözüleceğini anlat da ufkumuz açılsın