Rize’de doğdum.. Pazar’da büyüdüm. Çocukluğumun ve gençliğimin ilk göz ağrılarıdır buralar. İlk ve ortaöğretimi Pazar’da bitirdim. Liseyi bitirdiğim okul Pazar Lisesidir. En önemli düşünsel, kültürel kazanımlarımı bu okulda elde ettim. Çok değerli öğretmenlerimiz, son derece sıcak ve candan arkadaşlıklarımızla muhteşem bir eğitim – öğretim süreci yaşadım güzel pazarımda.
Pazar siyasetin, kültürün ve sporun lokomotifi idi, çocukluğumda ve gençliğimde.. O zamanın kıt olanaklarına rağmen her hafta bir konferans, bir kültürel etkinlik yapılırdı. İnsanları nezih, kültürlü ve beyefendi kimlikleriyle kendilerini gösterirdi.
Yaşlılarımız anılarını anlatır, satır aralarında yurt ve insan sevgisi mesajları o zamanlar. Orta yaşlılarımız ülkenin geleceği ile ilgili son derece aydınlatıcı değerlendirmelerle süslerlerdi konuşmalarını. Gençlerimiz spor ve sporcunun en güzel örneklerini ortaya koyarlardı. Kadınlarımız kılık kıyafetleriyle, konuşmalarıyla tam bir hanımefendiydiler ve kimlikleriyle örnek olurlardı o günlere, geleceğe…Çok güzel günlerdi o günler.
Sonrasında adım adım yitirildi güzel Pazar. İyi insanlar güzel atlara binip ayrıldılar bir bir. Meydan birilerine kaldı.
Bu birileri her devrin adamı kimlikleriyle ‘’ voli vurmayı ‘’yaşamlarının temel amacı ve en önemli pratiği haline getirdiler. Yağcılıkları ile, iftiracılıkları ile zorbalıkları ile hep boy gösterdiler. Esef verici asıl husus şudur ki ‘’ dur ne yapıyorsunuz?’’ demeleri gereken, bu soruyu sormaları gerekenlerde uyarıda bulunmak yerine hep omuz çıktılar bunlara..Bunlar Yalanlarıyla ve talanlarıyla isim yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
İşte bundan dolayıdır ki güzel Pazarım, adım adım güzelliğini kaybetti ve dün lokomotif iken bu gün katarın en arka vagonlarından biri haline geldi.
Pazarım buna layık değil. Pazarım bilgeliğin, tarihin, kültürün, spor ve sanatın, temizlik ve dürüstlüğün simgesidir ve bu çerçevede yeniden hak ettiği konuma gelmelidir.
Bu da pazarın üzerine kara bulut misali çöken kesimin tekelinden kurtulmasıyla gerçekleşecektir. Pazar ne kadar demokrat, tekelcilikten uzak, herkesin özgürce konuşabildiği ve alınan kararlarda paydaşlığına katılabildiği ve üstlenebildiği ölçüde eşitlikçi olursa o kadar güzelleşecek ve hak ettiği konuma gelecektir.
Bunun için ben akıldan ve bilimden yanayım diyen herkesin üzerine ciddi görev ve sorumluluklar düşmektedir. Hangi inanç ve siyasal düşünceden olunursa olunsun, bu adaletsiz bu çıkarcı guruba DUR demek her yerde olduğu gibi burada da en temel insancıl görevdir. Yurtseverlik bilinciyle bu görevin yerine getirilmesi dileklerimle.