İnsanlar türlü türlüdür dostlar. Kimi diken gibidir. Kimi ısırgan otu gibi.. Kimi çakıltaşı gibidir, kimi ise yıldızlar gibi. İshak Amcamız.. En sondakiler gibiydi.. Yıldızlar gibiydi O..Çok güzel, onurlu, iftiharla dolu bir ömür yaşadı.. Daha ne olsun, bu kirli çağda, bir ders gibi okutulacak bir yaşam öyküsü bıraktı, biz geride kalanlara. İshak amca hem bir çınardı, hem de ulu bir çınarın toprağa düşen bir yaprağıydı.
Ulu bir çınardı, Derneğimizin ( ADD )danıştığımız bir akıl hocasıydı. Zorda kaldığımızda hep ona danışırdık. O umuttu.. O yol açıcıydı. O cesaretin abidesiydi. .. O samimiyetti, gayretti.
Ben bir Fındık faresiydim belki de o devasa çınarın yanıbaşında. Bir tarihti.. Hey gidi İshak amca.. Hey gidi Ulu Önderin ışığından aydınlanan ilk kuşağın güzide örneği..
Düşünüyorum da ne kadar güzel insandı O.. Ne kadar güzel bir yüreği vardı.. Ne güzel insanlardı onlar ah ah... Ne kadar saygılıydılar, ne kadar naziktiler.. Onların nezaketini hangi dil, hangi sözcük anlatabilir ki bizlere. İshak amcamız çınardı evet ama kendisinden çok daha büyük bir çınarında yaprağıydı aynı zamanda..
Cumhuriyet çınarının bir yaprağıydı ve bu yaprak toprağa düştü.. Gözyaşları içinde ebediyete uğurladık onu. Toprağa verdik, hepimizin anası olan toprağa ve doğaya...
Dedim ya apayrı bir nesildi onlar... Cumhuriyetin tüm güzel ideallerini kişiliklerinde toplamış apayrı bir nesil. 1927 doğumlu olarak bildiğim İshak Amcamız bu tarih üzerinden hesaplandığında benden 44 yaş büyüktü. Ve makam olarak ta Daire Başkanlığı ve genel müdürlük yapmış bir insan olarak ta protokol olarak benden çok daha öndeydi. Ama bu haliyle 85 yaşını geçkin bir yaşta olmasına rağmen beni her gördüğünde, muhakkak ayağa kalkar ve önünü iliklerdi!!! Neden? Çünkü benim öğretmem olmamdan dolayı gösterdiği saygıdan.. Çünkü onlar, MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜN EĞİTİM ALANINDAKİ TÜM YÜKSEK İDEALLERİ YANSITAN BİR HEYECANLA YETİŞTİRİLMİŞ, CUMHURİYET DEVRİMLERİ İLE ZİHİNLERİ VE YÜREKLERİ YOĞRULMUŞ İLK KUŞAKTILAR. O ulu çınarın, Cumhuriyet çınarının birer yaprağıydı onlar.
Muhteşem bir disiplin örneğiydi İshak Amcamız. 90 yaşın üstünde olmasına rağmen, her gün ayakkabılarını boyar, traşını olur, takım elbisesini giyer ve asla kravat takmadan yapmazdı. Kravat iğnesine kadar her şeyi yerli yerindeydi. Uzun boyu, sarışın yapısı ve mavi gözleriyle karakterinin yüceliğini tamamlayan bir bedensel yapısıyla da anıt insandı İshak Amcamız.
Güleç yüzüyle umudun, bilge konuşmasıyla aklın ve özgür düşünmenin, taviz vermezliği ile omurgalı, ilkeli siyasal tercihin örnek simasıydı. 1940 lı yılların İstanbul üniversitesinin iktisat fakültesini bitirmişti İshak Amca... O yıllarda nice abide profesörün bilgece öğretilerinden bilgi ve düşünce kırıntılarını düşünce soframıza taşırdı sohbetlerimizde.
Ona karşı saygısını asla ihmal etmeyen Oğluma ayrı bir sevgisi vardı. Bütün ümidim gençliktedir diyen o yüce Önderin bu konuda da takipçisiydi.
Yine Atatürk neslinin çınarlarından Kemal Amcamızın vefatı üzerine alabildiğine üzülmüş ve '' Koltuğun boş kaldı Kemal abi '' diyerek gözyaşları ile onu andığı zamanları bu gün bile hatırlarım.. Ah İshak Amca.. şimdi senin bıraktığın o boş koltuğa bakmak ve senin o güzel simanı, güleç yüzünü , ışıklı düşüncelerini hatırlayıp gözleri dolu dolu, titrek ifadelerle seni anma sırası bizde .. Biz seni anacağız, yüreklerimizin en güzel yerinde ismini ve simanı altın harflerle kazıyarak..
Artık derneğimizin kapısını her açtığımızda, televizyonlardaki haberleri takip edip olan biteni her yorumladığımızda sen geleceksin aklımıza.. Disiplinin.. Kararlılığın.. Doktrin olup okutulması gereken, gelecek nesillere miras olarak bırakılması gereken o şerefli yaşamın gelecek aklımıza.. Nesilden nesile anlatacağız seni, daha ne olsun İshak amca.. 30 yılın üstündeki meslek hayatında bir tek kez adının yolsuzluğa karışmamasını.. Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatını Ortaokul sıralarında iken duyduğunda hüngür hüngür ağladığını ve o günden sonra asla Atatürkçü düşünceden ayrılmayan bir kararlılık içinde anıt bir ömür sürdüğünü anlatacağız, çocuklarımıza ve torunlarımıza..
Seni Doğaya, toprak ananın koynuna verdiğimizde, yüreğimizin bir parçasını da koyduk mezarına ah ah.. Nice kez, toprağa düşen sevdiklerimizle her defasında böldüğümüz yüreğimizi bir defa daha böldük.. Büyükçe bir parçasını da seni ebediyete yolcu ederken o parçayı da senin yolculuğuna yoldaş ettik İshak amca.. Biz senden razıydık İshak amca.. sende bizden razı ol.. Güle güle git.. Yolun ışık olsun.. Mekanın iyi insanların yanı olsun.. Bizimde doğaya, toprağın bağrına döneceğimiz güne kadar hoşçakal güzel amcamız, abimiz, yoldaşımız, ulu çınarımız..Hoşçakal...
(25 Kasım 2015 te Facebook sayfamda İshak Amcanın fotosunu çekip paylaştıktan sonra resmin yanına şunları yazmıştım:
İshak Amca- Atatürk düşüncesinin yılmaz savaşçısı, gönüllü neferi.. disiplin denince akla ilk gelen isim. Bilgelik, tevazu ve vefanın doktrin düzeyinde yüksek şahsiyeti .. Güzel insan.. İyi ki varsın.. .. İyi ki tanıdım seni.. İyi ki bizimlesin.. Ve iyi ki bizim İshak amcamızsın)
Teşekkür ederim.. Bu yazı İshak Amcayı toprağa verdikten sonra uykusuz geçirdiğim bir gecede gözyaşları içinde sabaha karşı saat 04.. sularında kaleme alındı..
Aferin canım! Çok güzel yazmışsın. Eline, gönlüne sağlık. Sağol...! Benim de duygularımı yansıtmışsın.Evet, bu duygu ve düşüncelerinin altına imzamı atıyorum