Mustafa Kemal Atatürk bu ülke için büyük bir şanstır. Ne kadar hatırası yok edilmeye çalışılırsa çalışılsın Mustafa Kemal den vaz geçilemiyor. Çünkü bu ülkenin en temel gerçeklerinden biridir Mustafa Kemal. Mustafa Kemal Atatürk Düşüncesinin temelinde ise laiklik vardır. Laiklik Atatürkçülüğün temelidir. Atatürkçülük ise bu ülke insanı için bir var olma sorunudur. Çünkü Ortadoğu Coğrafyasında yaşıyorsanız, yurdunuzun elinizden alınması tehdidi ile karşı karşıyasınız demektir. Ve bu tehdit sizin var oluşunuzu da bağlar, belirler.
Ve Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünceleri bu topraklarda yaşayabilmeniz, ayakta durabilmeniz için çok önemli, çok gerekli veriler sunmaktadır.
Bu donelerin bu verilerin en başında da laiklik gelmektedir. Yüzden laikliği anlamak ve sadece anlamak ve sadece anlamak değil benimsemek, bu ülkeyi ayakta tutabilmenin, bu ülkeyi savunabilmenin temel sacayaklarından biridir ve belki de en önemlisidir.
Laiklik basitçe anlaşılabilecek, yorumlanabilecek bir olgu değildir. Laiklik insanoğlunun Yüzbinlerce yıllık gelişiminin son merhalesidir, son aşamasıdır, son zirvesidir.
Laiklik bilimsel anlayışın, bilimsel bakışın olmazsa olmaz koşuludur. İşte Laikliği çok boyutlu olarak ele almak, aynı zamanda yaşamı çok boyutlu olarak savunmak ve geliştirmek demektir.
Laiklik Mustafa Kemal Düşüncesinin temel taşıdır dedik. Çünkü Mustafa kemal in en büyük ideali bilimsel toplum oluşturmaktı, bir bilim toplumu meydana getirmekti. Ve bu toplumsal yapı ancak her türlü dogmadan uzaklaşarak bilimle ilişkilerini sağlam bir zemine oturtabilir. Ancak bilimi tek mürşit olarak kabul ederse o zaman dogmalardan ve kölelikten kurtulabilir.
Bu yazı dizimizde laikliği çok temelde ele alacağız taa Evrenin var oluşundan, insanın var oluşuna ve tarihi de özet boyutlarda ele alacağız ki bu önemli konu alabildiğine açık ve net anlaşılabilsin.
Yıllar var ki bu ülkede dert eksik olmuyor, bela eksik olmuyor. Muhakkak ki bunun farklı sebepleri var. Ama kanımca bu belaların bu sıkıntıların en önemli kaynağı laikliğin doğru anlaşılmaması ve bundan doğan akıl tutulması ve zihin bulanıklığıdır. Yıllar yılı bu ülkede laikliğe adeta savaş açılmış ve onun aleyhine propaganda yapılmıştır. Bunun pek çok örneği vardır. Bu örneklerde laiklik başta olmak üzere Atatürk ilke ve devrimleri , insanımız Allah ile kandırılarak yıpratılmaya başlandı.. Ne oldu sonuçta, düşünemeyen, sorgulamayan , sorgusuz sualsiz itaat ve hatta biat eden bir topluluk çıktı ortaya.. Laikliği anlamayan insan potansiyel olarak sürü olmaya adaydır çünkü.
Laiklik hakkında diyar diyar dolaşıp karşı propaganda yapan Timurtaş uçar bir vaazında bakın ne diyor:
'' şimdi bakın ne kadar deyyus varsa laikliği benimsemiş mi benimsememiş mi? Ne kadar pezevenk varsa laiktir. Ne kadar hırsız varsa laiktir.''
Yine bu adam Atatürk için şunları söylemiştir:
''Cumhuriyet kurucuları bilim ve teknoloji ile değil, İslam ve Müslümanları yıkmak için asmak ve kesmek ile uğraşmışlardır.''
İşte bu ve buna benzer yalanlarla halk kandırılmış, uyutulmuş ve adım adım karanlık bir ülke inşa edilmiştir. .. Haydi diyelim Timurtaş ortaçağ kafası. Peki ya modern giyimliler arasında yok mu bu zihniyet?
Mesela Yusuf kaplan adlı modern giyimli yazar bakın ne diyor:
''önce şu yakıcı gerçeklerin altını çizmek isterim:
Bu ülkede, bütün cinayetler laiklik adına işlendi!
Binlerce İskilipli Atıf, laiklik adına ipe gönderildi!
Darbeler, laiklik adına gerçekleştirildi!
Bu toplum, "irtica tehdidi” diye diye laiklik adına dayak yedi, sindirildi!
Önce, bütün devlet ve kurumları laikleştirildi, İslâm'dan “temizlendi”; sonra da toplum.
İyi de, laiklik ne, peki? Bu ülkenin boynuna geçirilmiş bir “tasma”, elbette ki.
Türkiye'de laiklik konusunda kafamız tam anlamıyla çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüşmüş durumda.
Ne laikliğin ne olduğunu, Batı'da nasıl doğduğunu, ne tür işlevler gördüğünü; ne de Türkiye'de ne işe yaradığını biliyoruz hakkıyla!''( yeni şafak 26 nisan 2016)
İşte bütün bu zırvaların tarih boyu cirit atmasından dolayıdır ki ebedi önder Mustafa Kemal Atatürk şu sözleri ortaya koyar:
“Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?”
Kim ne derse desin Laiklik biliminde özgür düşüncenin temelidir. Özgür düşünme, bağımlı olmayan, korkuya dayalı olmayan düşünme demektir. Özgür düşünmede düşüneni sınırlayan sadece aklın sınırlarıdır. Dinsel anlayışın temel alınması halinde aklın ilkeleri, düşünme sürecinde asla belirleyici olmayacaktır. Düşünen, düşünce sürecinin her adımında dinsel otoritelerden onay almak durumunda kalacaktır. Bu türden bir düşünme süreci de asla özgür değildir.
Yaşam, koşullar açısından sürekli değişir, farklılaşır. Eski Yunan Filozof Herakleitos bu durumu yüzyıllar öncesinden şöyle ifade eder: Her şey akar, aynı nehirde ikinci kez yıkanılmaz.''
Yaşamdaki değişmeyi, değişmeyen bir bakış açısıyla ele aldığınızda, yaşamsal dinamizmi yakalayamaz, sorunları çözemezsiniz. Bu da yerinde saymanın, ilkelleşmenin en önemli nedenidir.
Doğayı algılarken de bilimsel yöntemi kullanır aklımızla sentezleriz.
Olan biteni ancak bilimsel yöntemde değişir ve farklılaşır. Hem araçlar hem de yöntem açısından bu söz konusudur. Yöntemler, çalışma biçimleri, bakış açıları sürekli değişirken bilimi, değişmezlik boyutuna sahip dinsel bakış açısına hapsetmek onu öldürmek demektir. Laiklik birleştirici güçtür. Her türlü dinsel ve mezhepsel ayrımı reddeder. Bireylerin hangi dine mensup olduğu veya hangi mezhebe inandığı laik bir anlayışta hiç kimseyi ilgilendirmez. Ne tercih ne de baskı unsurudur bunlar.
İşte böyle olduğunda gerçek anlamda liyakat sistemi kendini gösterir. Ve toplumsal barış böylece sağlanır.
Laik devlette uluslararası ilişkiler de akılcılık esastır. Laik devlet dinsel savaşların kuklası olmaz. Dinsel inançların peşinde kan dökmez. Laiklik diktatörlük değil özgürlüktür. Laiklik huzurdur, güvendir, laiklik güven ortamıdır. Laiklik insanı insan yapan her şeyi, insanca güçler ve imkanlarla temellendirmek, yüceltmek ve geliştirmektir.
Bu yüzden laiklik sözün tam anlamıyla insan olmak demektir.
...