Din bu gün ne yazık ki soygunun, talanın vurgunun malzemesi ve aracı durumunda. Adam bir sakal bırakıyor ama bakıyorsun hırsızlığın kralı durumunda.. Adam badem bıyıklı ama soygun ve talanın profesyoneli olmuş. Din buna alet ediliyor. Ve soyanlar soymaya devam ediyor. Vurgun, talan soygun, bütün güç ve hızıyla sürüyor.
Din bu gün kısa yoldan köşeyi dönmenin aracı dedik.. Peki, başka araçlar yok mu? Sadece din mi var? Elbette başka araçlar var ama din bu araçların en tehlikelisi ve en işin içinden çıkılamazı. Çünkü din insanı akılla değil gönülle, duyguyla bağlar. Bu bağlanma, bağlananda kötülüğü ve yanlışı görmemeyi, farkına varmamayı ortaya koyar. Çünkü dinsel bağlanma, bağlanılanı kutsallaştırır. '' İlla ki bir bildiği vardır'' , '' alnı secdeye değiyor o hata yapmaz, haram yemez.'''' yapıyorsa din için yapıyor.'''' çalıyorsa yapıyor da aynı zamanda''
İşte bu ifadelerle dile gelen önermeler, dinlerde ya da dinleştirilmiş yaklaşımlarda kendini göstermektedir.
Din sömürüsü insanlık tarihinin en eski kandırmaca türlerindendir. Yaklaşık 7000 yıllık tarihte ortaya çıkan sınıflı toplum yapısında ezen sınıflar her zaman din kesimlerini arkalarına almışlar, onlardan daima destek görmüşlerdir. Firavunlar, krallar, Hamurdakiler, Urgakinalar ,çarlar, sultanlar hep din kesimlerinden destek almışlar attığı her adımda onların destekleriyle beslenmişlerdir.
Bu gün Ortadoğu'nun da başına beladır din sömürüsü.. Faşist şiddetin arkasında da din sömürüsü vardır, çünkü erki tartıştırmaz yapanlar dine dayanarak yapmaktadırlar bunu. Devlet kutsaldır, hükümet kutsaldır, parti kutsaldır, şef kutsaldır gibi..
Kutsalın olduğu yerde tartışma yoktur. Tartışmanın olmadığı yerde demokrasi yoktur Var olan şey ise sömürüdür, baskıdır, rezalettir.
Din inançtır. İnanç yaşama öncü olamaz.. İnanç yaşama öncü olursa asla gerçekleri yakalayamaz. Aksine yanlışlar batağına saplanır. Düşünün, senin benim gibi bir insanın '' Kuddise Sırruhu '' diye nitelendiğini .. Yani kutsal sırrın sahibi.. Şimdi kim bu şahısa karşı çıkabilir? Kim itiraz edebilir kutsal sırrın sahibinin sözlerine?
Şeyhin kerametleri, evliyanın kerametleri, alimin veraseti.. Biter mi? Bitmez. Üstesinden gelinir mi? Gelinmez.
Yazdıkları kitaplar ilahi vahye dayanır iddiasına kim nasıl karşı koyabilir. şu alim derki, şu mübarek derki, bu üstat derki.. Çıkılabilir mi işin içinden? Elbette ki hayır. O zaman Dinsel söylemin devlet yönetimine asla egemen olmaması gerekir.
Din den kaynaklı olmayan, ya da dinden destek almayan zulümlerin üstesinden gelmek olanaklıdır. Ama bir zulüm dinden kaynaklı olursa o zulmün üstesinden gelmek çok zordur. Çok uzun zaman alır.
Onun için din sömürüsüyle, kanserle mücadele eder gibi mücadele etmeliyiz. Ama burjuva bir laiklik anlayışı ile değil tabi.. Bilimsel ve emekten yana bir laiklik anlayışı ile... Bunun nasıl olduğunu daha sonraki yazılarımda belirteceğim.