İçinde bulunduğumuz kaosu, karanlığı anlatmamıza gerek yok. Zaten yaşıyoruz alabildiğine. Ne idüğü belirsizmiş gibi görünen ama aslında görmesini ve bakmasını bilene alabildiğine açık bir görüntü sergileyen kaos aslında çoktan planlanan bir dizi senaryonun sadece görünen bir parçası.. Görünmeyen boyutu ise inanılmaz dehşet verici, inanılmaz derecede korkunç.
Olan biteni yıllar , on yıllar boyu film seyreder gibi seyrettik.. Bizim kulaklarımızı çekenleri ‘’ yaa boş konuşuyor, komplo teorileri ile ortalığı velveleye veriyor ‘’diyerek dinlemedik. Ama ortalığı gerçekten velveleye verenleri, insanlığı alabildiğine sömürenlerin peşine gittik.
Yalanlarla, dolanlarla, sahtekarlıklarla yaşadık. Hoşumuza gitti yalanlar, yalancılar, kandıranlar ve kandırıkçılar. Dünya adım adım uçurumun eşiğine sürüklenirken, insanlığın yok oluşu ceset ceset çocuk cesetleriyle kıyılara vururken kendi gemimizin dümenini çevirdik ha bire umursamazcasına..
Kapitalizm denen cehennemin içinden mücadele ile kurtulmak varken bu mücadele bize ağır geldi ve sahte cehennemlerden kurtulmak adına inanç sömürgenlerinin sarımsak kokulu üfürüklerinden medet umduk.
Sonunda kapitalizm alabildiğine büyüdü ve insanlığın başına defalarca patladı, kimi savaşlarla, kimi terörle, kimi kıtlıkla, kimi mafyayla, kimi kanserle, kimi işsizlikle, kimi adaletsizlikle, kimi copla , kimi biber gazıyla ve en sonunda da PANDEMİYLE..
Yeni değil dünyanın cehenneme dönüşü ama en son bu pandemi mevcut cehenneme tuz biber ekti..
Dünya biyolojik saldırıyla karşı karşıya ama bu saldırı bazı manipülatörler ya da bazı aklı evvellerin söylediği tarzda UZAYLILAR tarafından değil, bizzat DÜNYALILAR tarafından gerçekleştiriliyor. Hemde peşine koştuğumuz, uğruna Afgan dağlarında mermi yaktığımız DÜNYALILAR tarafından. Lafın fazlası akılsıza söylenir derler ama yine de biz lafın fazlasını söyleyelim: OLAN BİTEN AÇIK BİR BİYOLOJİK SALDIRIDIR VE BU BİYOLOJİK SALDIRI BİZZAT KAPİTALİSTLERCE TÜM İNSANLIĞA YAPILMIŞTIR.
Yapılan planlamalara göre koronavirüsle birlikte en az 50 milyon kişinin öldürülmesi planlanmakta..
Sonrasının ucu açık. Yani bu 50 milyondan sonra 100 milyon mu olur, 1 milyar mı olur yoksa durur- durdurulur mu bu bilinmez. ( Hala daha bazı aklı evveller bu ölümleri kadere bağlamaya devam etsinler.)
Dünyanın kapitalist patronları kendi insanlarının öldürülmesinin planlarını yapıyor ki bunların başında Amerika gelmektedir. Amerika koronavirüsle beraber kendi hesapları doğrultusunda kendi insanlarını öldürmeye devam ediyor.( Ben bunu söyledim ya bazı Amerikano manyaklar hemen yahu hoca sen ne saçmalıyorsun, hiç Amerika gibi bir devlet kendi insanını öldürür mü? Diye hönkürecekler. Bu manyaklara daha yeni öldürülen siyahi Amerikan vatandaşını, bunun binlercesini ve bizzat devlet eliyle öldürülen başkan Kennedy yi hatırlatmak isterim ama hatırlatsam ne olacak nato mermer nato kafa olduktan sonra.)
Bu dönemdeki uzun vadeli planlardan biri kitlelerin beynini ele geçirmek. Bunun yollarından biri çeşitli virüsler üretmek ve bu virüsler yoluyla bunu gerçekleştirmektir. Bu yaşadığımız, oynanan oyunun sadece fragmanıdır.
Kapitalizm taa 1980 li yıllardan beri dünya nüfüsünü kontrol altına almanın planlarını yapmaktadır. Bu pek çok aydın tarafından dile getirilmiş bir gerçektir.
Korona virüsle beraber yeni bir virüsün üzerinde, kapitalist emperyalizmin sermayesiyle çalışan sözde bilim adamları zombi virüsü üretmenin çalışmalarını yapmaktadırlar.
Koronavirüs aşısı – evet başka çaremiz olmayan bir durumla karşı karşıya olmamıza karşın, yani bu hastalıkla mücadelede aşı yaptırmaktan başka çaremiz gözükmemesine karşın- alabildiğine manipülatif bir nitelik taşımaktadır.Ve bu aşıyla , dünyayı cehenneme çeviren güçler bizleri rahatlıkla robotlara dönüştürebilirler.
Mevcut kutsallar yok edilirken tabiri caiz ise yeni, profan ve secular kutsallar üretilmektedir.
Tüm ulus devletler parçalanacak ve yerine küresel imparatorluğu güdümünde bir dünya kurulacaktır, kapitalizmin yeni hedefi budur.
Gıda ve ilaç sektörüyle mevcut insan yapısı gün be gün bitirilmektedir.
Deprem ve iklim silahları geliştirilmekte ve istenilen yerde ve istenilen güçte deprem ve fırtına çıkarmanın yol ve yöntemleri geliştirilmektedir.
Dünya 2020 yılı itibarıyla Dünya savaşının açık ve net bir biçimde içindedir.
Küresel kapitalizm sadece dünyayı değil yakın uzayı da ele geçirme ve bu noktada alternatif gökcisimleri yaratma projesiyle dünyayı kuşatma projesini çok daha sağlamlaştırmanın yollarını aramaktadır.
İnsanlık ise Evinizdeki terapistlerle, Dualarımı öğreniyorum kitaplarıyla, meleklerin gücüyle, uyumlanma masallarıyla, at yarışı, toto, loto, piyango, yanmaz kefen, kutsal naıln vb zırvalarla oyalanmaktadır.
Yalan, yalan dünya denen alabildiğine gerçek olan bu dünyanın en temel gerçeği olmuştur. Bu gerçek Nazım ustanın şu şiirini hatırlatıyor bizlere :
Bütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal,
ağır ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli hafif, sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen
elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar,
ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi, halbuki açsınız, etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden
doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
İnsanlar, ah, benim insanlarım,
hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik Adaları
ve benim memleketlilerim,
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka herşey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
Evet.. Kapitalizm – burada yılanı bir metafor olarak ele alıyoruz- tıpkı bir yılan gibi deri değiştiriyor ve tıpkı klasik kapitalizm küresel kapitalizm ve neo liberalizm gibi çeşitli varyantlarla ortaya çıktığı gibi bu günde kreditelizm yapısıyla karşımıza çıkıyor.
Bunun bekraundunu postmodernizmle ortaya koyanlar yarattıkları iğrenç dünyaya direnebilecek zinde güçleri etkisizleştirmek için önce doğruları olmayan ilkesiz ve sonrada her şeyi zihinde yaratılan hayalden ibaret gören bir insan tipi yaratarak bu çabalarını pekiştirdiler. Mesela MATRİKS adlı film bu idealist felsefenin doğrultusunda direnen insanı kıracak, kafasını karıştıracak, net ve berrak zihin yapısını yok edecek bir düşünceye hizmet etmesi için çekildi ve üretildi.
Bu girişimler elbette ki yeni değildir. Eski Yunanda Elealı zeninun , hareket ve değişimi reddeden paradoksları elbette ki yine direnen insanı kırmak için üretilen felsefelerden bir örnekti sadece.. Yine Filozof Gorgias ın
‘’ Hiçbir şey yoktur, olsa bile bilinemez, bilinse bile başkasına aktarılamaz’’ şeklinde maddelenen düşüncesi de yine aynı amaca hizmet etmek için üretilmiştir.
Malüm.. Diyalektik. Ezen ve ezilenlerin çatışması. Binyıllar boyunca insanlığın başına bela olan tefeci bezirgân sınıfının oyunları bitmez. Bunlar şeytana bile pabucunu ters giydirecek kadar plancı ve kumpasçıdırlar. Önemli olan ezilenlerin ne yaptığı.. Mücadele verip vermediği.. Ezilenlerin üzerindeki ölü toprağı silinmedikçe, daha çok kovitler göreceğimizden emin olabilirsiniz.. Ne yapalım DOST ACI SÖYLER. İSTERSENİZ BENİ DOKUZ KÖYDEN KOVUN BEN 10. KÖYDE DOĞRULARI SÖYLEYEN YEDİ KÖYÜN DELİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİM..
Not: Kurulmak istenen yeni düzenin ayrıntısını başka yazılarımda ayrıntılıca ele alacağım..
Yüreğine kalemine sağlık. Kapitalizmin can çekiştiğini görmek bile beni mutlu ediyor. Yolun sonu görünüyor.